Türk futbolunda kaos ortamı tavan yapmış durumda. Kendilerine seçim öncesi vaat edilen paralar ödenmeyince alt ligler ayaklanmıştı. İbrahim Hacıosmanoğlu yönetimi Süper Lig'dekileri öteleyip TFF 1 ve alttakilere bir miktar ödeme yaptı, konu rafa kalktı, ancak bu kez üst taraf karıştı. Çünkü, Süper Lig'in borcu gerçekten "süper" seviyede. Kimi bankalara borçlu, kimi piyasaya (Örneğin Trabzonspor). O yüzden naklen yayından gelen tüm paranın kendilerine kalmasını istiyorlar. Ziraat Türkiye Kupası deseniz, kimse katılmak istemiyor. Çünkü dönen para özellikle büyük takımların deplasmana gidiş geliş uçak ve konaklama parasını ancak karşılıyor, futbolcuların maç başı ödemeleri cepten gidiyor. Kasımpaşa ve Fenerbahçe'nin başını çektiği ekipler tepkilerini ortaya koymuşlardı, gazetemiz baskıya girdiği saate kadar gelişme olmadı. Bir iddia, Başkan Hacıosmanoğlu'nun istifasının gündeme geldiği geçen hafta kendisine 126 profesyonel kulüpten sadece 2'sinin, "Gitme kal başkan" dediği yolunda. Görünen o ki olağanüstü genel kurul hesabı yapan Göksel Gümüşdağ-Mustafa Eröğüt ekibi, kulüplerle sıkı temasta.

Türk futbolundaki hakem skandalları ise artık olağan gelişme. MHK'nin sadece 3-5 hakem hakkında bilgi sahibi olan Ferhat Gündoğdu'ya teslimi yanlıştı. O makama yıpranmamış bir isim atansa belki orta hakem-VAR hakemi uyumsuzluğu çözülürdü. Ancak Gündoğdu'ya kendi ekibi bile güvenmiyor, hakemler hiç güvenmiyor. Elbette burada sadece Gündoğdu kadar eskiden kalan "dejenere" yapının temizlenememesi de başka bir sorun. Eğer bu haftaki Beşiktaş-F.Bahçe derbisinde kantarın topuzu kaçarsa Gündoğdu değil, Hacıosmanoğlu, hedef tahtasına konur. Gerçi Hacıosmanoğlu'nun iyi işler yaptığını söyleyenler de var. Örneğin Futbol Gelişim Direktörlüğü içindeki, "ballı maaşlara" tırpan vurmuş. Yine kulüplerin idari yapısındaki değişikliklerle maliyeti düşürmüş. Saygı duyardım; eğer, Almanya'daki görevinden ayrılıp TFF'ye