Tehlikenin farkında mıyız

"Gaziantep'in nüfusu 2 milyon. Kayıtlı 450 bin, yeni gelenlerle 500 bin Suriyeli var. Her dört kişiden biri sığınmacı." Bu sözler eski AKP'li bakan, şimdilerin Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin'e ait. Ve öyle görünüyor ki önümüzdeki günlerde bölgedeki sığınmacı sayısında yeni bir patlama yaşanacak. Çünkü Suriye ne zaman karışsa Türkiye göç dalgası ile karşılaşmış. Mayından temizlenen sınırlar da kevgir gibi, elini kolunu sallayan Türkiye'ye girebiliyor. Çatışmaların merkezi İdlib'in nüfusunun 5 milyonu bulduğunu düşünürsek tehlikenin boyutu da belirginleşir. Açıklanmasa da 10 milyon göçmeni ağırlayan Türkiye'nin bırakın yüz binleri, artık 3-5 kişiyi bile konuk edecek lüksü yok ekonomik ve demografik açıdan bakıldığında!

Elbette, Suriye'de yaşananlar sadece "kavimler göçü" bağlamında da değerlendirilmemeli. Çok bilinmeyenli bir denklem var.

Örneğin, İsrail kasabı Netanyahu'nun, Lübnan'la ateşkes imzaladığı günün ertesinde Suriye'nin kuzeyinin karışması tesadüf değil. Muhalif güçlerin kullandığı ağır silahların (tank dahil), bölgeye nasıl geldiği büyük bir soru işareti. Cephede savaştığı söylenen 10 bini Uygur Türkü, 35-40 bin paralı askerin hangi amaca -kime- hizmet ettiği konusu da karanlık. Şu sıralar kahraman gibi gösterilen HTŞ'nin kuruluş yıllarında terör örgütü El Kaide ve Nusra ile olan organik bağı ve terör finansı meselesi de yanıtsız kalan noktalardan birkaçı! İşte bu sorular, aslında emperyalistlerin bölgeye yönelik düşü BOP'u işaret ediyor. BOP'un da amacının Irak ve Suriye'yi kapsayacak, sonrasında Türkiye'yi de büyük bir ateşin içine çekecek Kürt federasyonu olduğunu tahmin ediyorsunuzdur. O yüzden, kimse Halep'e asılan Türk bayrağına kanmasın; Suriye'deki mevcut iktidarla el sıkışılıp Türkiye'nin üzerindeki sığınmacı yükü azaltılsın!

KARBON 0 YALANI!

Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) imzaları atılmıştı geçen sene. Yaklaşık 1 yıl sonra da AB ülkelerine ihraç edilecek ürünlerde karbon vergilendirmesi uygulamasına geçilecek. Ancak görünen o ki sayıları iki elin parmağını geçmeyecek firma dışında bu işe kafa yoran yok. Sadece İSO Başkanı Erdal Bahçıvan tehlikenin farkına varmış olsa gerek, her demecine "sınırda karbon düzenlemesi uygulaması" uyarısını monte ediyor. Bu madalyonun bir yüzü; öteki yüzde ise Türkiye'nin Greenpeace raporlarına göre hâlâ Avrupa'nın çöplüğü olduğu gerçeği var. Geçenlerde bir video yayımladılar. Almanya 87 bin ton, Hollanda 27 bin ton, İtalya 41 bin ton, İngiltere de 141 bin top plastik atığını yani çöpü Türkiye'ye göndermiş geçen yıl. Tablo ortadayken ülkeyi yönetenlerin, hele hele Çevre Bakanı Murat Kurum