Koç Üniversitesi'nin Rahmi M. Koç Bilim Madalyası'nı kazanan ekonomist Prof. Dr. Ufuk Akçiğit, Koç mezunu bir bilim insanı, Chicago Üniversitesi'ndeki akademik tezleriyle IMF ve Dünya Bankası'nın aranan analizcileri arasında. "Orta gelir tuzağı" konusundaki çalışmalarıyla Nobel'in önümüzdeki yıllardaki en güçlü adaylarından.
Akçiğit büyümekte olan ve sıkıntıya düşen ülkelerin ekonomilerine getirdiği çözümlerle ünlenmiş. Sermayenin verimli kullanılamayışı konusunda çok konuşulan görüşleri var. Özetle "yatırımyayılım-yenilik" adını verdiği "3Y" ile açıklıyor ekonomik kurtuluşun reçetisini. Özellikle altyapısını tamamlayan ülkelerin yeni fikir, yeni girişimci ve rekabetçi piyasaya gereksinimi olduğunu söylüyor. Özgürlüklerin kısıtlanmaması ve tam demokrasi de olmazsa olmazı. Politikacılar ve üst düzey bürokratların kritik ekonomik kararlar vermeden önce uzmanlarla görüş alışverişi yapması gerekliliğine dikkat çekiyor. Ki İstanbul'daki ödül törenine Amsterdam üstünden gelmiş çünkü Hollandalı politikacılarla, ekonomi yönetimi üzerine toplantıları varmış. Benzer görüşmelere ABD başta olmak üzere birçok ülkede girdiğini de söyledi teşekkür konuşması sırasında. oğu politikacının ekonomik sorunlardan kopuk olduğunu da ABD'den ilginç bir örnekle anlattı.
"ABD'de piyasadaki şirketlerin çoğu 7-9 çalışana sahip. Yüzde 80'lik bir oran söz konusu. Bu firmalar ekonomik darlığa girdiğinde kendi olanakları ile kurtulmayı deniyor, hatta kredi kartı ile çözüm aranıyor, bu arada raporlamalar geç yapılıyor ve siyasetçiler tabandaki bu daralmayı göremeyince ekonomik kriz ancak patladığında siyasi erkin haberi oluyor."
Evet, Nobel komitesince ekonomide "alanı şekillendiren dört araştırmacıdan biri" olarak gösterilen Prof. Dr. Akçiğit aslında bu konuşmasıyla Türk siyasetine de mesaj verdi. Onu dinleyen, Akçiğit'le temasa geçen ya da ara sıra bir araya gelen parti liderimiz, politikacımız var mı bilinmez ama Türkiye gibi kriz sarmalındaki kırılgan ekonomiye sahip ülkeler, bu tip uzmanların görüşlerini yol haritası yapmalı ki bir daha nas modeli gibi bir facia yaşanmasın!
PAPANIN GÖR DEDİĞİDünya genelindeki yaklaşık 1 milyar 400 milyon Katolik'in ruhani lideri ve Vatikan Şehir Devleti Başkanı Papa 14. Leo'nun dört günlük Türkiye gezisi birçok anlam yüklü. İşin jeopolitik, dünya barışı, mezhepler arası dostluk, Ortodoks dünyasındaki İstanbulMoskova rekabeti, inanç turizmi yönleri bir yana bırakılırsa egemenlik haklarımıza bayrak açan ekümenlik motifleri de vardı bu ziyarette.
Gelgelim, 14. Leo'nun ayin düzenlediği İznik Gölü kenarındaki (içindeki) Aziz Nephytos Bazilikası, Türkiye'nin yaşamsal önemdeki bir sorununu anımsattı hepimize! TV'lerden canlı yayınlanan ayinde, İznik Gölü'nün kurumakta olduğunu gördük!
Evet, tarih ve doğa mirası İznik Gölü'nü kaybediyoruz. 2014 yılına kadar sular altında olan bazilika kalıntıları bile artık karada. Son 10 yılda gölün 3.5 metreden fazla çekildiği söyleniyor, bölge halkı bu kuraklığın 5 metreleri bulduğu görüşünde. Peki niye ünkü vahşi sulamayla başlayıp iktidar destekli firmalara verilen fabrika izinleri, sadece gölün suyunu hortumlamakla kalmamış yeraltı sularını da kurutmuş. Kimyasal kirlenme de cabası!

29