MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 22 Ekim'de PKK elebaşısı Abdullah Öcalan'a, örgütü lağv etmesi koşuluyla yaptığı TBMM davetinin üzerinden 75 gün geçti. Ancak hangi adımların atıldığı ve sürecin nereye evrildiği belirsiz. İmralı ziyaretinin ardından, DEM grubunun yaptığı siyasi parti ziyaretlerinden kamuoyuna net bir fotoğraf yansımış değil. Yoksa CHP Genel Başkanı Özgür Özel, dün gerçekleşen DEM buluşmasıyla ilgili, şeffaflık ve ortak komisyon kurulması konusundaki parti görüşünü "Gizli ajandaya karşıyız" ifadesiyle dile getirmezdi. Demek ki başka kapıların ardında farklı bir gündem olduğunun o da farkında! Örneğin, Edirne tutukevindeki eski HDP lideri Selahattin Demirtaş bu sürecin neresinde Konu Kürt sorunu ve PKK'nin kapatılması mı, yoksa terörist elebaşısı Öcalan'ın dolaylı affı mı "Öcalan ev hapsine geçip evlenmek istiyor" diye işi sulandıranlar bile var. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP grubunun hâlâ süreci kenardan izlemeye devam etmesinin, bu belirsizlikten kaynaklandığı kulislerde konuşuluyor. Ancak görünen o ki ön planda Kürt sorunu gibi duran bu sürecin arkasında Kürt oyları var; yani siyasi bir satranç!
Elbette terörün bitirilmesi herkesin ortak dileği. Ancak 2010'lardaki açılım sürecinde gördük ki terör örgütü PKK silah bırakmadan barış görüşmesi baş-la-ya-maz! Üstelik İngiltere'nin IRA, İspanya'nın ETA terörünü, silahların bırakılması ve eylemsizlik süreciyle çözdüğü gerçeği ortadayken kimse boş vaatlerle yola çıkmasın! Çünkü silahlar bırakılmazsa milliyetçi-Atatürk milliyetçisi yaklaşık yüzde 75'lik kesim, PKK'nin katlettiği on binlerce masumu, Eren'i, Aybüke öğretmeni asla sineye çekmez!
YOKSULLUĞU GİZLEYEMEDİTÜİK, 2024 Yoksulluk ve Yaşam Koşulları Araştırması'nın sonuçlarını geçtiğimiz günlerde yayımladı. Sürekli enflasyonu gizlemeye çalışan istatistik kurumu, bazı ekonomik verileri perdeleyememiş gibi görünüyor! Ya unuttular ya da insafa geldiler. Rapora göre ülkedeki derin yoksul sayısı 17 milyonu geçmiş. Yoksulluk çeken ve umutsuzluk yaşayanların oranı ise nüfusun yüzde 14'üne erişmiş durumda. Her 100 kişiden 57'si borcunu borçla ödüyor. Yüzde 5'lik mutlu azınlık ise milyonlarına milyon katarak toplam gelirin yüzde 25'ine sahip olmuş son 23 yılda.
Servet yelpazesindeki daha acı verici tablo ise şu: Yüzde 20'lik zengin kesim toplam gelirin yüzde 50'sini alırken kalan yüzde 80 ise gelirin öteki yarısını paylaşmak zorunda! Bu yüzden memura yüzde 11, emekliye yüzde 15, asgari ücrete yüzde 30 zam yapılırken vergilerdeki yüzde 45'i bulan yeniden değerlendirme oranlarına kimse şaşırmasın. Ön adında "adalet" olan AKP'nin yıllardır çizdiği sosyal adaletsizlik tablosunun ana fikri, zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapmak. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de "beşli çetelerin" siyasi otoritece silinen vergi borçlarını garibanın sırtına yüklüyor doğal olarak!
EMEKLİ TÜKENDİ, SIRA AİLEDE!2024 emekli yılıydı; enflasyonun yarısı kadar bile zam alamadılar. Seçim döneminde gündeme gelen refah payı ise hiç konuşulmadı. İPA Başkanı Dr.