Naklen yayın meselesi

Kulüp başkanlarına bir dokunuyorsunuz, bir ah işitiyorsunuz. Temel sorun, ödeme sıkıntısı, FFP yaptırımları ve Bankalar Birliği'ne olan borç. "Paramız yok" diyorlar. Diyorlar da transfer Avrupa'da bitti, Türkiye'de tam gaz devam etti. Bir alışveriş çılgınlığı var; hatta 2-3 futbolcuya kulübün sezonluk tüm gelirlilerini ödeyen üst akıl mevcut! Bazı para babası menajerler de "patron çıldırdı" diye espriye alıyor kulüp başkanlarını. Dursun Özbek, Ali Koç, Hasan Arat ve diğer başkanların yerinde olsam şu menajer şımarıklığına bir son veririm; çünkü vermezlerse yarın öbür gün mali genel kurullarda, "Kendi kulübünde 45 liraya oynayan futbolcuya nasıl 500 lira verdin başkan" diyen üye çıkar, hele şampiyon olamazsan!

Peki çılgın transferlere imza atanlar neye güveniyor diyecek olursanız; elbette ki naklen yayın ihalesine. Gerçi Katarlılar, geçen yıl 'dolar' bazında ödedikleri rakamı veremeyeceklerini gayrıresmi olarak deklare etmişler TFF'ye. Katarlılar 'gizlilik şartı' koydukları için TFF'den ses çıkmıyor. Kulağımıza geldiği kadarı ile bugünkü kurdan 50-55 milyon dolar lafı dolaşmıştı bir ara. Elbette kulüpler kabul etmemiş, 150 milyon dolarda diretmişler sonra da Kulüpler Birliği üzerinden yayın şartnamesi almışlardı. Son dakikada Saran Group ve TRT de teklif sürecine dahil oldu.

Şimdi eğri oturup doğru konuşacak olursak, Mehmet Büyükekşi yönetimi ne kadar sağlam durursa, kulüplerin kasasına girecek para o kadar artar. Eğer, araya