Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk, 2 Kasım 1922 öğle saatlerinde, yani saltanatın kaldırılışının üzerinden henüz 24 saat bile geçmeden Le Petit Parisien'in Fransız muhabirine verdiği demeçte, "Şurasını unutmamalı ki bu tarz-ı idare, bir Bolşevik sistemi değildir. Çünkü, biz ne Bolşevik'iz, ne de komünist ne biri ne diğeri olamayız. Çünkü biz milliyetperver ve dinimize hürmetkârız. Hulasa, bizim şekli hükümetimiz tam bir demokrat hükümetidir. Ve lisanımızda bu hükümet 'halk hükümeti' diye yad edilir" diyordu. O röportajla 11 ay 29 gün sonra ilan edeceği Cumhuriyet rejiminin sinyallerini verdi ulu önder. Hatta Türk devletinin siyasal sistemine dair satır başlarıyla, siyasal alanda yapılanyapılacak inkılapların ipuçlarını da anımsatmıştı. Bu satırları Mazhar Müfit Kansu'nun hatıralarından (1997, s.74-76) okuyoruz. Okumalıyız da! Çünkü coğrafyamız, Atatürk devrimlerinin bir yüz yıl sonrasında önemli bir sınavdan geçiyor. Cumhuriyet Bayramı'nda bile, "Ne Mutlu Türküm Diyene" demeyen bir yapı ile karşı karşıyayız. Bazı(!) banka reklamları, 29 Ekim reklamında, "Ne Mutlu..." diyor, "Türküm" denmesine izin vermiyor. Öyle ki artık "demokratım-laikim-Atatürkçüyüm" diye dolaşanlar bile, bölücülere şirin gözükme adına, "Türküm" demekten kaçınıp "Türkiyeliyim" diyor! Oysa Atatürk'ün Türk kavramı etnik bir kimlik değil, çatı ulustur. Tek halk vardır, tek millet vardır, o da yüce Türk milletidir!
29 Ekim'i de 1 Kasım'ı da coşku ile kutlarken "Türk" kimliğimizden asla ödün vermemeliyiz!
DÜNYA SONUNCUSU OLDUK!Ekonomik İş Birliği ve Kalkınma Teşkilatı OECD'nin ekim ayı raporunda Türkiye, sağlık ve adalet hizmetleri harcamasında son sırada yer aldı. Acaba sehven mi yazılmıştı Bir kez daha okuduk! Hayır, Türkiye sağlık ve adalette değil eğitim ve üniversitelerdeki bilimsel çalışmalarda da liste sonu. Emekli maaşlarında ise nüfusu 1.4 milyarı bulan Hindistan'la son iki sırayı paylaşıyor! 101. kuruluş yıldönümünde adı Cumhur olan iktidarın Türkiye Cumhuriyeti'ni getirdiği nokta bu işte!
EMEKÇİ DÜŞMANI IMF!Uluslararası Para Fonu (IMF) Türkiye'deki asgari ücretin geçen yılki gibi artması halinde, enflasyon riski oluşacağına dikkat çekti.
Açıklamayı Türkiye Masası Başkanı Jim Walsh yaptı. Elindeki veriler ne acaba Walsh'ün Ya da Türkiye'deki alım gücü erimesinden haberi var mı Oysa IMF Türkiye başkanının "önümüzdeki büyük bir çıpa" dediği asgari ücret, enflasyonu körükleyen listede ilk 10'a bile girmiyor. Örneğin Walsh'ün Türkiye'de fiyatları sürekli şişiren yerli ya da yabancı işletmelerin kâr oranlarına bakmadığına veya bakıp da gördüğü halde işine gelmediğine eminim. Yine IMF'nin bölge başkanı, dövize endeksli yap-işlet-devret modelinin yuttuğu paralarla, 1 trilyona yaklaşan vergi aflarından da (520 milyar KDV, 133 milyar ÖTV, 233 milyar diğer) habersiz olmalı ki asgari ücrete verilecek vicdani zammı onaylamıyor. Hatta yüzde 25'lik zammı büyük lütuf olarak görüyor Walsh ve onun noteri kimliğindeki Maliye Bakanı