G.Saray nereye

Galatasaray derbiyi kaybetti ve belki de "Türkiye'nin yenilgisiz şampiyon takımı" unvanını Dolmabahçe'de bıraktı. Kaybedilen yalnızca namağlup unvanı değildi. Şampiyonluk yarışındaki psikolojik üstünlüğü de yitirdiler. Artık Samsun, Trabzon ve Göztepe deplasmanları birer final havasında geçecek. Ve belki de tarihi önem taşıyan, avuçlarına kadar gelen şampiyonluk ellerinden kayıp gidecek! Öncelikle kazanmak istemediler! Daha doğrusu, olası bir beraberlikle farkın 6'dan 4'e ineceğini ve sonrasında şampiyonluğun geleceğini hesapladılar. Okan Hoca çekindi. Ne yazık ki Galatasaray'ın teknik direktörü, Beşiktaş derbilerine mental olarak iyi hazırlanamıyor ve kenardan maçı yönetme konusunda ciddi zafiyet yaşıyor. Oyuncu değişiklikleri ise tam anlamıyla fiyasko! Bunlara bir de Muslera'nın yediği garip goller, hata yapmaması gereken oyuncuların yanlışları (örneğin Frankowski'nin gördüğü kart) ve bireysel form düşüklükleri eklenince mağlubiyet kaçınılmaz oldu.

Gerçi yenilince yol gösteren çok olur; ancak Cumhuriyet'in köşe yazarları, haftalar öncesinden Galatasaray'daki tehlikenin sinyallerini vermişti. Okan Buruk görmedi! Oysa elinde son yılların en pahalı ancak kurgusal sorunlar yaşayan kadrosu var. Okan Buruk, 1.5 yıldır üçlü savunma oynatıp, 1988'de Danimarka'yı şampiyon yapan 3-5-2'ye takılmış durumda. Ancak bu sistemin arkasında da duramadı. Adaptasyon sürecinde istenilen sonuçlar gelmeyince, X (Twitter) üzerinden gelen eleştirilere boyun eğip devşirme beklerle 4'lü savunmaya döndü. Avrupa'nın en iyi çizgi oyuncularından biri olan Frankowski'nin kırmızı kart görmesine neden olan pozisyon da bu sistem karmaşasından kaynaklıydı. Sonuçta hayatında ilk kez kırmızı kart gören bir oyuncu izledik.

Bek krizi ve boşa harcanan milyonlara gelirsek; Buruk'a bek dayanmadı! Boey, Dubois, Kazımcan, Adekugbe, Angelino, Köhn, Aurier, Jelert, Jakobs, Eren,