Birkaç dolar için!

Geçenlerde yabancı bir maden yatırımcısı, "Türkiye'ye 100 milyon dolar yatırım yaptık, milyar dolarlık altın çıkardık" diyordu TV'deki haber programda.

Gerçekten de öyle; ülkemiz birileri için neredeyse sıfır maliyetle servet edinilecek bir plato. Devlet eliyle seyreltilen kuralların çoğu kez uygulanmadığı, suçun cezasız bırakıldığı bir coğrafyayız. Örneğin, önceki yıllarda İliç'in bir benzeri facia Romanya'da yaşanmıştı. Bu çevre felaketinin ardından aralarında Macaristan ve Bulgaristan'ın da bulunduğu birçok Avrupa ülkesi, siyanürle altın çıkarılmasını yasakladı ama biz 700-800 kilometre ötemizdeki krizden ders çıkarmadık. "Siyanürle altın çıkarılması yasak!" desek o günlerde, hem dokuz canımızı kaybetmez hem de binlerce metrekare vatan toprağının kirlenmesine izin vermezdik.

Dik duramadık, emperyalist güçlerin Afrika'dan sonra Türkiye'yi sömürge toprakları gibi görmesine dur diyemedik. Kanadalı altıncılar ve iktidar yancıları Erzincan'da 10 yılda 4.8 milyar doları kasalarına indirirken Türkiye, sözleşme sonunda 198 milyon dolara razı olacak; elbette bir de teşvikler var, onlar da bizim Hazine'den gidecek. Clint Eastwood'un ünlü filmi gibi sadece birkaç dolar için hem canımızı hem de yaşam damarlarımız olan cennet topraklarımızı sunduk birilerine!

İşin kötüsü, 2001 yılında Bergama'nın Ovacık beldesinde başlayan yabancıların altın madeni yatırımı furyası, şu sıralar 20 bin başvuru ile "zirve" yapmış durumda. Aralarında Cayman Adaları merkezli Fronteer başta olmak üzere ABD, Kanadalı ve İngiliz firmalar Uşak'tan Kütahya'ya, Kazdağları'ndan Artvin'e, hatta Mardin'e kadar verimli Anadolu topraklarını istila etmiş. Ve bu maden sahalarında ne yazık ki yeni İliç'leri her an yaşanabilir. Unutulmasın ki bu bir "fıtrat" değil, açgözlülük furyasının sonucu!

HATAY ŞAHSİ MESELEM!

Atatürk'ün "Şahsi meselem" dediği Hatay'ın belediye başkan adayının belirlenmesi sürecinde sancılı günler yaşadı CHP. Öyle ki neredeyse geçmiş üç dönemin belediye başkanı Dr. Lütfü Savaş'ın adı YSK'ye son dakikada bildirilebildi. Savaş'ın tartışılma gerekçesi açık; Maraş merkezli depremlerinin kentte yarattığı yıkım. Özellikle de AKP, deprem bölgelerindeki belediye başkanlarının büyük bölümünü değiştirirken CHP'nin Savaş tercihi garipsendi. Ancak burada isimden çok, zaman akışında sorun var. Örneğin, Lütfü Savaş konusu masaya yatırılacak ve karar alınacaksa en az iki ay önce son nokta konmalıydı. 6 Şubat'taki protestolar ve bir dönem Savaş'ın ekibinde çalışan eski futbolcu Gökhan Zan'ın, TİP'ten adaylaşması sonrası hiç açılmamalıydı bu mesele. Ayrıca CHP'nin yaptırdığı anketlerde ısrarla Lütfü Savaş ismi önde çıkıyor. Onu zorlayan tek CHP'li baro başkanı