Galatasaray'ın başı Barış Alper Yılmaz kriziyle ağrıyor. Oysa genç oyuncu, geçen ay kulübüyle sözleşmesini 2029'a kadar uzatmıştı. Fatih Terim döneminde Keçiörengücü'nden transfer edildikten sonra son 3 yılda inanılmaz bir çıkış yapan BAY, kulübün önerdiği artışı kabul etmiş, imzalar atılmıştı. Ne var ki futbola dolar saçan Suudi Arabistan'ın NEOM takımı, Barış'a yıllık 10 milyon Avro net maaş önerince ortalık karıştı. 40 ile 50 milyon Avro arasında bir bonservis bedelini de gözen çıkardılar. Ve fakat G.Saray, 60'ta diretince bu kez oyuncunun menajeri Tuncay Maldan, "Madem astronomik bonservis ücreti istiyorsunuz, Barış'ın maaşına zam yapın" teklifini getirdi; oysa aynı menajer daha 30-35 gün önce yapılan maaş artışını kabul etmiş ve komisyonunu da almıştı. Bu gelişmeler doğal olarak Barış'ı da etkileyecek, yerli oyuncularla yaptığı özel görüşmelerde, Osimhen, Sane ve Icardi'nin maaşlarıyla yerli oyuncu maaşları arasındaki farkı gündeme getirecek, daha kabul edilmezi antrenmana çıkmayacaktı. Okan Buruk doğal olarak kafası karışık oyuncusunu 4-0 kazanılan Kayseri maçı kadrosuna almadı.
Peki şimdi ne olacak Öncelikle Barış Alper'le "barışılması" gerek; kalsa da gitse de. Futbolcu tarafı da kulüp tarafı da topa basmalı; hatta ciddi hastalıklarını önemsemeden Osimhen krizine el koyan Başkan Dursun Özbek, Barış Alper'in, küskün biçimde "BAY-BAY" demesine izin vermemeli. Sözleşme ve transferde top Özbek'te. Sahada Buruk'ta. Barış'ın dünkü antrenmana çıkması, ortalığın yumuşaması adına olumlu bir adım. Bundan sonrası karşılıklı görüşmeyle çözülebilir.
Barış, NEOM'a barış içinde gönderilebilir optimum bir bonservis ücreti ile. Osimhen'in 75 milyon bonservis bedeli varken Barış'ın bonservisinde 60 milyon bandını biraz aşağı çekmeli kulüp. Yok, bu transfer gerçekleşmez Barış kalırsa, ona da önceki yıllardan örnek vereceğim. Kimse hatırlamaz ama, G.Saray, Okan'lı kadrosu ile UEFA Kupası'na yürürken dönemin kaptanı Bülent Korkmaz sözleşme krizi nedeniyle yönetimce kadro dışı bırakıldı. ünkü o dönemde de Hagi, Popescu büyük para alır, yerliler daha az rakamlara oynardı. Kısa bir süre sonra Popescu, Capone sakatlandı, Florya'da altyapı ile idman yapan Bülent takıma çağrıldı ve lig, kupa, UEFA, Süper Kupa şampiyonluklarının unutulmaz kaptanı oldu. Okan hocama, Dursan Başkana anımsatırım! Barış da Bülent mi olmak ister yoksa camiayla kavgalı ayrılan biri mi Bence Korkmaz, Barış'a forma kıymetini anlatsın.