Bahçeli'nin mesajı kime

MHP lideri Devlet Bahçeli, grup toplantısında ana muhalefet partisi CHP, DEM ya da Yeni Yol Grubu'na mesaj vermedi dünkü, "Kimse gitmezse alırım yanıma üç arkadaşımı, kendi imkânlarımla İmralı'ya gitmekten, bir masa başında yüz yüze gelmekten imtina etmem" açıklamasıyla. Belli ki iktidar partisi AKP'nin sürece "mesafeli" yaklaşan kanadına mektup yazdı. Ve bu açıklama ne gariptir ki Irak'ın kuzeyindeki PKK oluşumunun kanadının Zap'tan ve Türkiye sınırlarından çekilme süreci sırasında yapıldı.

Bir yılı aşkın süredir "terörsüz Türkiye" konusunda en net tavrı -ülkenin milliyetçi partisinin- lideri Bahçeli sergiliyor; AKP ikinci planda kalmayı yeğliyor; CHP üst perdeden yakın takipte. DEM ise zaten konunun baş aktörü. Ama sonuç yok!

MHP liderinin "Ayak sürtmeyin" diyerek komisyonu da yakın tarihte bir İmralı ziyaretine yönlendirmesinin perde arkasında toplumdaki "Havanda su dövüyorlar" algısının etkisi söz konusu ancak bir gerçek var ki Bahçeli, mayının pimini çekip komisyon başkanı Numan Kurtulmuş'un kucağına bıraktı. Erdoğan bu konuda nerede duracak kestirmek güç. Erdoğan'ın daha dört gün önce Bahçeli'yle İmralı konusunu görüştüğü de dikkatlerden kaçmamalı.

Dipnot: Bahçeli'nin İmralı açıklamasının ardından konu, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'a soruldu. Yılmaz Tunç'un, "Sayın Bahçeli'nin de ifade ettiği İmralı'ya ziyaret konusu Meclis'teki komisyonun vereceği karar. Bu noktada takdir yetkisi komisyona aittir. Komisyonun kararını bekleyeceğiz" yanıtı ise AKP ile MHP'nin arasını açar mı bilinmez ancak İmralı konusu önümüzdeki günlere damgasını vurur!

DIŞ BASIN NE DİYOR

İBB iddianamesinin dış basındaki yansımasını acaba Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek izliyor mu ünkü dünya ekonomisinin nabzını tutan yayın organları Financial Times, The New York Times, Bloomberg ve BBC, seçilmiş belediye başkanı Ekrem İmamoğlu için istenen 2 bin 400 yıllık hapis cezasının siyasi güdülere dayandığı yorumunu gündemde tutuyor. Daha önemlisi, davanın Türkiye'ye ilgi gösteren yatırımcılar üzerindeki etkisine dikkat çekiliyor. İktidar kanadı durumu "dış güçlerin oyunu" diye yorumlasa da dava toplum vicdanını yaralamaktan öte Türk ekonomisine güveni iyice sarsmış durumda!

KUSURSUZ SORUMLULUK!

ABD'nin Louisiana eyaletindeki petrol rafinerisinde yaşanan iş kazası sonucu ölen işçinin ailesi federal mahkemenin kararıyla 104.9 milyon dolarlık tazminat kazandı.

Los Angeles'ta emekçi J.D. taş kırma makinesine kapılıp öldü. Mahkeme emekçinin ailesine 30 milyon dolar verilmesine hükmetti. Watson gaz tesisindeki patlamada ölen ve yaralananlara 118 milyon dolar ödendi.

Basit bir internet araması ile bu liste uzatılabilir.

Şimdi diyeceksiniz ki ABD ve Avrupa'daki ölümlü iş kazaları ve kusursuz sorumluluktan bize ne

Evet, böyle düşündüğümüz için kaçak çalıştırılan 16-17 yaşındaki çocuklar parfüm deposunda yaşama veda etti. İstanbul Kabataş'taki metro inşaatının yüklenicisinin kusuru nedeniyle gencecik bir insan öldü. Adana'da bir inşaat işçisi, binaya ağ gerilmediği için 4. kattan boşluğa düşüp can verdi. İş kazalarıyla sınırlı değil Türkiye'deki bu "ucuz" ölümler. Almanya'dan tatile gelen dört kişilik bir aile aynı çarka kurban gitti. Önce yedikleri midye, ardından kokoreç, o olmadı lokum suçlandı. Sonradan, şanssız ailenin Taksim'de konakladığı otelin, müşteri varken ilaçlandığı, üstelik ilaçlamayı yapan firmanın ölümcül kimyasallar kullandığı iddiası ortaya atıldı.