Taraftara, "fırsat transferi" diye duyurulan, Bankalar Birliği'ne olan borçları katlayan son gün transferleri değil konumuz. Şampiyonlar Ligi'ne veda edip, UEFA'da yoluna devam eden Galatasaray ve Fenerbahçe, yıllık 50- 80 milyon Avro bandına çıkan maaş ödemelerinin altından nasıl kalkacak, onu kulübün başkanları ile yöneticiler bilir. Günün sonunda kulüplerde "ibra" diye bir müessese var! Ne var ki Avrupa futbolu ve Türkiye'den kasıt, 3 koldan tutunduğumuz UEFA'nın yeni formatlı Avrupa Ligi. Takımlar her hafta, içeride dışarıda tek devreli lig usulüne göre en az 8 maç oynayacak. İlk 8'e girerlerse ne âlâ, 9-24'e kalırsa Play-Off var. Bir tür koşut (paralel) lig. "Bizim hedefimiz lig" demeyip buradan para da bekliyorsanız kadro mühendisliğinizi ona göre yapmanız gerekiyor(du). Bu lig, kıtasında ilk 8 ile 12 arasında gidip gelen Türk futbolu için iyi bir test aynı zamanda. Performansımız gelecek yıllarda Türk futbolunun yerini belirleyecek. Haftada 1 maçı kaldıramayan oyuncularımızın bu tempoya nasıl alışacağı merak konusu. Belki de UEFA, Avrupa futboluna NBA ya da basketboldaki Euroleague formatını getirmek istiyor. Yeni formatın amacı ulusal ligleri "çöp" düzeyine getirme planı olabilir. Acaba Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın futbol profesyonelleri bu olasılığı hesaplıyor mu Yoksa "Ben derbi kazanayım yeter" mi diyorlar
FEDERASYON SEÇİMLERİ60 civarı federasyonda seçim takvimi başladı. Siyaset, iktidarıyla, muhalefetiyle işin içinde. Oysa gerekli olan üst akıldı! Seçimlerde 1. kriteriniz aralarında golf ve basketbolun da bulunduğu 30 olimpik branşta, "Paris vizesi alamayan" başkanları evine göndermek olmalı. Ama Yıldırım Demirören