TÜVTÜRK'te araç muayene uygulaması

Feridun Ağabey, TÜVTÜRK kurallarını harfiyen uygulayan, bu uygulamalardan da zerre taviz vermeyen bir kuruluş. Eyvallah. Uygulamada ağır kusur ve hafif kusur diye iki kusur kategorisi var. Hafif kusur var ise muayeneden geçiyor araç ama kusuru da size belirtiyorlar, giderip gidermemek sürücüye kalıyor. Çünkü trafikte sorun çıkaracak bir aksaklık değil. Ama ağır kusurlara gelince araç muayeneden geçmiyor. Belirtilen kusurun giderilip tekrar getirilmesi için süre veriliyor. Bu sürede trafik denetlemesinde TÜVTÜRK belgesini gösteriyorsunuz ceza verilmiyor. Bu sürede belirtilen kusuru gidermeniz ve yeni bir ağır kusur olmayacak hâlde aracı muayeneye götürmeniz gerekiyor. İkinci muayenede de ağır kusur devam ediyor ise veya bu süreçte yeni bir ağır kusur meydana gelmiş ise araç muayeneden geçmiyor. Geçmediği gibi üçüncü bir hak verilmiyor. Ben de geçen TÜVTÜRK'ten randevu aldım ve 1900 lira para ödedim. İlk muayeneden geçmedi, "yaptır gel" dediler. Gidip yaptırdım. Muayene tekrarı için tekrar randevu aldım, tekrar gittim. Yine geçmedi. Orada öğrendim bu ödeme ile üçüncü bir şansımın olmadığını. Başka şansım yokmuş. Tekrar randevu alıp aynı ücreti tekrar ödeyip tekrar muayeneye gitmem gerekiyormuş. Yani yeniden 1900 lira daha yatırıp yeniden muayeneye gitmem gerekiyormuş. Ne diyeyim yetkililerimize ve kamuoyunun takdirlerine arz ediyorum.

Serhat Arvas

"Bir daha seninle konuşmam" mı diyor

"Feridun Ağabey, kardeşimin benden istediği fedakârlık, resmîbeyana uymuyor. Bunun sorumluluk gerektirdiğini söylediğimde de 'ne olacak ki'diyor, herkes yapıyor dedikten sonra 'eğer bana bu fedakârlığı yapmazsan seninle bir daha konuşmam'diyor. Kardeşimle aramın bozulmasını istemiyorum ama onun fedakârlık istediği konuyu da prensibim gereği hiç yapmadım ve yapamam. Kardeşimin küsmesini de istemiyorum, ne yapayım"diyen değerli okuyucumuzŞükriye Ş.Hanımefendi, sizde olduğu gibi birçok vatandaşımız arasında bu şekilde insana sıkıntı veren durumlar yaşanıyor. Örnek olarak "bana kefil olmayacak mısın", "ne olur benim yerime bir imza atıversen", "ne olur şahitlik yapıversen" gibi akla hayale gelmeyen yalan beyan ve isteklerde bulunabiliyorlar. O an kendisinin sıkıntısını giderebilmek için tabii ki en yakınına gidiyor bu kimseler. Ama en yakınını kendi sıkıntısı için yalan beyanda bulunmaya, sahte işleme imza atmaya vb. yönlendirdiğini ya akıl etmiyor ya umursamıyor. Bunun karşılığında da arkadaşlığını, akrabalığını, sevdiğini sevildiğini öne sürerek "bir daha konuşmam" gibi baskı uyguluyorlar...

Buna benzer olaylara hep şahit olmuşuzdur. Aslında siz bu durumda arkadaşınıza, yakınınıza veya sevdiğinize yanlış yapmış olmuyorsunuz, sizden istenen yanlış isteğe muhatap oluyorsunuz. Bu yanlışı yapmaya zorlanıyorsunuz. Şunu kesinlikle belertelim ki hiçbir kimse gerçek anlamda sevdiği hiçbir kimseyi kendi hatırına da olsa beyanıyla zor duruma düşecek bir istekle zorda bırakmaz bırakamaz, bırakmamalıdır. Eğer bu tür isteklerle size geliniyorsa iki ihtimal vardır. Ya gerçekten kârını zararını bilemeyecek kadar cahildir, halk arasındaki söylemle 'mankafa' biridir. Hem kendini zorda bırakmıştır hem yakınını veya sevdiğini de zorda bırakacaktır. Ya da aksine kurnazlık yaparak, art niyetli bir şekilde kendini kurtarmak ve o konuyu sizin üzerinize yüklemek niyetindedir. Her iki durumda da doğru hareket etmek, yanlış beyanda bulunmamak gerekir. Karşınızdaki, cahilliğinden bilgisizliğinden bu teklifi yapıyorsa, en azından onu bir yanlıştan kurtarmış olursunuz. Art niyetlilikle yapıyorsa tuzağına düşmemiş olursunuz...

"Bir daha seninle konuşmam" duygusal baskısına gelince merak etmeyin, böyle sözünde duracak kadar prensipli birisi olsaydı zaten bu tür prensip dışı teklifleri yapacak duruma gelmezdi.