Modern hastanelerimiz için teşekkür ederken...

"Sevgili Feridun Ağabey sizin vasıtanızla Sağlık Bakanlığımıza ve Tarım Bakanlığımıza seslenmek istiyorum. Annem 20 yıldır Romatoid Artrit hastası, tedavilerini oluyor, sağlam olarak gittiği hastaneye bugünlerde artık kötürüm olarak gitmeye devam ediyor. İyileşeceğine inanarak kullandığımız ilaçların iyileştirmek yerine onlarca ameliyat olmasına sebep olmasını üzülerek izledik. Sonra araştırmaya başladık. Şu an kullanılan ilaçlar tedavi edici değil baskılayıcıymış. Bir insan 20 yıl boyunca iyileşmemesine rağmen neden aynı yöntemler uygulanıyor Neden insanlara bu kadar çok ilaç veriliyor Son zamanlarda yaptığım araştırmalardan ülkemizde çok değerli doktorların otoimmün hastalıkların nasıl tedavi edildiklerini açıkladıklarını gördüm. Artık sağlık sistemimizin DSÖ'nün ve ilaç şirketlerinin tekelinden kurtulup kendi değerli doktorlarımızın bulduğu yöntemlere ve ilaçlara dönmesi gerekmez mi Buradan Tarım Bakanlığımıza da şunu söylemek istiyorum:Annemin beslenme şeklinden dolayı hasta olduğunu ve iyileşemediğini öğrendim. Ülkemizdeki değerli bilim adamı doktorlarımızdan öğrendiğim kadarıyla unlarda kullanılan brom, diş macunlarında kullanılan flor, yüksek ısıda rafine edilen tohum yağları, bilinçsiz kullanılan tarım ilaçları ve gübreler sağlık sorunlarına yol açıyor. Bunlar zararlı olmalarına rağmen neden hâlâ kullanımına izin veriliyor ve neden bilim insanlarımız yararlı yöntemleri araştırmak ve halkın kullanımına sunmak için teşvik edilmiyor Ben de otoimmün bir hastalığa yakalandım, baskılayıcı bir ilaç kullanıyorum ama tedavi etmiyor. Araştırmalarım sonucunda size ismini bildirdiğim bir doktora ulaştım. Söylediği tedavi yöntemleri aklıma yattı. Sosyal medyada da gördüğümüz bazı doktorlarımızın yöntemlerinin hastanelerimizde de uygulanmasını çok arzu ediyorum. Bu yazıyı yazmamın sebebi çevremdeki birçok insanın otoimmün hastalıklara sahip olması ve sürekli ilaç kullanmalarına rağmen tedavi olamamalarıdır.Bu sorularıma Sağlık Bakanlığı ve Tarım Bakanlığımızdan cevap bekliyorum. Çünkü tam bir çıkmazdayız. Modern hastanelerimiz ve kolaylaşan teşhis yöntemleri için teşekkür ediyorum fakat tedavi yöntemleri maalesef bunun çok gerisinde kalıyor, hatta yüzlerce yıl önce kullanılan yöntemlerin daha etkili olduğunu düşünüyorum. Özellikle iyotun. Şunu da eklemek istiyorum, orta yaş ve üzerindeki birçok insanımız otoimmün hastalıklara yakalanarak hayat kaliteleri düştü. Hiç olmazsa gençlerimizin ve çocuklarımızın bu durumlara düşmemesi için onlara zarar veren ve neredeyse marketlerin yarısını kaplayan abur cubur ürünlerinden bir an önce kurtarılması gerektiğini düşünüyorum. Onlara harcanan para, emek ve zaman faydalı yiyeceklere ve reklâmlara harcanabilir. Saygılarımla." N.G-Tekirdağ Önce inandırmış sonra kandırıp kayıplara karışmışlar "Feridun Ağabey merhaba, yayınlarınızı beğeniyle takip ediyorum, öncelikle tarafsız ve çıkarsız yayınlarınız için teşekkür ederim, Polatlı'da günlerdir herkesin konuştuğu bir haberi paylaşım yapmanız gerektiği kanaatindeyim. Hiçbir çıkar gözetmeksin yalnızca doğru haber yayımlama ilkesini de güttüğünüzü bildiğim için bu bilginin haber niteliği taşıdığı aşikârdır. İsmini yazıp gönderdiğim kurum ve sahipleri, 2017'den beri insanlarda güven oluşturarak senelerce insanların buğdaylarını, mısırını vb. tarım ürünlerini alarak belli bir vade sonunda yüksek kâr vermekte olduklarını belirtmekteydi. Geçen senelerde insanların buğdaylarını belli bir rakamdan alarak 3 ay vade sonunda aldıkları rakamdan daha yüksek fiyata insanlara parasını vermekteydi. Bu zaman aralığında da buğdayı tohuma çevirmekte veya depolanarak piyasada fiyat yükselince satarak kâr etmekteydiler.Ancak 2023 yılına gelindiğinde bu aile çiftçilerin ürünlerini yüksek kâr vaadiyle alarak belli bir süre sonra vadettikleri kâr oranıyla birlikte geri ödeme yapacaklarını iddia ederek oldukça yüksek miktarda tarım ürünlerini ön ödeme yapmadan almışlardır. Aradan geçen 3-4 aylık sürede çiftçilere paralarının belirtilen miktarda ödenmesini talep etseler de bu defa her seferinde oyalayıp insanların taleplerini ertelemişler ve ödeme yapmamışlar. Ve aralık ayında üzerlerine kayıtlı olanları satarak ortadan kaybolmuşlar. İnsanların polise ve savcılığa bıraktıkları şikâyetler incelendiğinde 150 milyon liranın üzerinde para ile kaybolmuş. Sizin gazetenizde çıkan habere göre aile fertlerinden birisinin yurt dışına kaçtığı diğerinin İstanbul'da yakalandığı ve cezaevine gönderildiği belirtilmekte. Bu kişiler kaçmadan önce ellerinde bulundurdukları 9 depodaki ürünleri gizlice satmışlar. Çiftçiler mağdur ve zarardadır, savcılığa 100'ün üzerinde mağdur kişinin şikâyeti ulaşmıştır. Kimi çiftçi ellerine senet bile almadan yıllara dair güven ilişkisi ile kuruma mallarını emanet etmişlerdir. Kimisi ise ellerinde senet olmasına rağmen karşı taraftaki kişilerin ellerindeki hiçbir mal varlığı kalmadığı için senet karşılığı olarak herhangi bir icra işlemi de yapamamaktalar. Size bu yazıyı göndermemdeki amaç kamuoyunu aydınlatmak başka mağdurların oluşmaması adına halkı bilinçlendirmektir. Bu da kamuoyuna en büyük hizmet olacaktır" diyen değerli okuyucumuz