Sayıları az da olsa, sınavla öğrenci alan liselerimizin yanında, ayrıca bir de sınavsız öğrenci alan liselerimiz var. Sınavsız öğrenci alan bu liselere bu çocuklar, puanla öğrenci alan en düşük puanlı liselere bile puanı yetmediği için alınıyorlar.
Bu çocukların kimi gerçekten düşük zekâlı, kimi tembel ve haylaz, kimi sosyoekonomik şartları yetersiz ailelerin çocukları; kimi de bu olumsuzlukların hepsine birden maruz kalan çocuklar. Aileleri, genelde geçim derdi, hayat mücadelesi ile başa çıkmayı öncelediğinden, çocukları ile olması gerektiği gibi ilgilenemeyen ailelerin çocukları. Bu çocukların hiçbir suçu olmadığı hâlde bu talihsizlikleri sebebiyle suç işlemeye yönelik kimseler de en önce bu çocukları gözüne kestiriyorlar. Bu da ayrı bir sorun...Şimdi, bu sınavsız liselere Türkiye'nin en yetenekli ve en iyi ders anlatan öğretmenlerini bile atasanız, bu okullardan mezun olan çocuklar üniversite sınavlarında kayda değer bir başarı elde edebilir mi Bence edemez. (İstisnalar kaideyi bozmaz)Benzer şekilde, neredeyse tam puanla en üstün zekâlı öğrencileri toplayan birkaç marka liselere ise bilgisi yetersiz, Türkiye'nin en yeteneksiz öğretmenlerini bile atasanız, buradan mezun olan çocukların da üniversite sınavlarında başarısız olma durumu söz konusu olabilir mi Bence olmaz. (İstisnalar yine kaideyi bozmaz)DERSHANELERDE DE MÜMKÜNBu iddia ettiğim durumları, paralı özel dershanelerde de görmek mümkündür. Dershaneler yıl sonunda iyi üniversiteleri kazanan öğrencilerinin boy boy fotoğraflarını dershanenin dış cephesine asar ve sanki kendi başarılarıymış gibi reklam ederler. Hâlbuki bu başarı dershanenin değil, çok büyük oranda öğrencinin başarısıdır. Dershaneler haydi, genelde varoş çocuğu olan bu sınavsız liselerde okuyan çocukları kabul etsinler ve bu çocuklara iyi üniversiteleri kazandırsınlar da boylarının ölçüsünü o zaman görelim!Olmaz!Mümkünatı yok olmaz!Bu şekilde dershanelerin başarılı olması mümkün değildir.O hâlde başarılı okul yoktur, başarılı öğrenci vardır. Aynı şekilde başarısız okul yoktur, başarısız öğrenci vardır.Bu önermeleri öğretmenlere de uyarlarsak, yetenekli ve gayretli bir öğretmen, sınavsız bir okula atanırsa, bu öğretmen çok büyük ihtimalle başarısız görünecektir.BAŞARILI OLMAK-BAŞARILI GÖRÜNMEK!Lütfen dikkat edin, "başarısız olacaktır" demiyorum, "başarısız görünecektir" diyorum.Başarısız görünmesi, öğretmenin ve okulun kendi kusuru değil, bizzat söz konusu öğrencilerin kusurudur.Aynı şekilde yeteneksiz ve gayretsiz bir öğretmenin yüksek puanla öğrenci alan bir okula atanması durumunda, öğrencilerin iyi üniversiteleri kazanması da öğretmenin ve okulun kendi başarısı değil, daha çok o öğrencilerin başarısıdır.Son tahlilde şu yargıya varabiliriz:Öğretmenlerin başarısını, görev yaptığı okulun taban puanı ile paralel değerlendirmek doğru değildir. Yetenekli öğretmeni düşük puanlı okulda başarısız göstermek haksızlık olduğu gibi, yeteneksiz öğretmeni de görev yaptığı yüksek puanlı okulla paralel değerlendirerek başarılı göstermek de haksızlıktır.Ben bir eğitimci değilim. Eğitim camiasının sorunlarını tam olarak bilebilmem imkânsızdır. Ancak dışarıdan bakarak görüp değerlendirebildiğim bunlardır. Fakat öğretmenler arasında çifte standartlara ve büyük haksızlıklara sebep olmamak için, başarı ölçümünü öğrencilerin başarısı üzerinden değil, başka bir yol yöntem ile yapmak daha yerinde olacaktır diye düşünüyorum.