Şunu bir düşünün: Amerika Birleşik Devletleri geçen yıl yapay zeka geliştirmeye tam 67 milyar dolar yatırım yaptı—Çin'in yatırdığının sekiz katından fazla. Türkiye ise küresel yapay zeka yatırımcıları listesinde adı bile geçmiyor. Bu sadece bir istatistik değil; her Türk vatandaşını uykularından etmesi gereken bir alarm zili.
Dünya yapay zeka destekli bir geleceğe doğru koşarken, Türkiye hâlâ başlangıç çizgisinde bekliyor. Oxford Insights'ın en son Hükümet Yapay Zeka Hazırlık Endeksi'ne göre, Türkiye 188 ülke arasında 53. sırada—hayatta kalma mücadelesi veren Ukrayna'nın ancak bir basamak üstünde. Bir düşünün. Bizi geride bırakan sadece ABD ve Çin gibi alışılagelmiş isimler değil, basit bir gerçeği kavrayan daha küçük ülkeler de var: Yapay zeka çağında ya öncü olursunuz ya da geride kalırsınız.
Büyük Yapay Zeka Uçurumu Çoktan Açıldı
Rakamlar çarpıcı bir hikaye anlatıyor. Yüksek gelirli ülkelerin yapay zekadan elde edeceği ekonomik faydaların, gelişmekte olan ülkelere kıyasla iki kat daha fazla olacağı öngörülüyor. Bu uzak bir gelecek değil—şu anda yaşanıyor. Silikon Vadisi şirketleri tıptan üretime her alanda devrim yaratmak için yapay zeka kullanırken, koca kıtalar kontrol edemedikleri ve anlamadıkları teknolojilerin sadece tüketicisi haline geliyor.
Şunu düşünün: Dünya nüfusunun %18'ine ev sahipliği yapan Afrika, küresel veri merkezi kapasitesinin %1'inden azına sahip. Kenya ve Senegal'de tek bir üst düzey GPU çipi, ülkenin kişi başı GSYİH'sının %70-75'ine mal oluyor. Bunlar sadece altyapı boşlukları değil—ulusların kendi geleceklerini şekillendirip şekillendirmeyeceklerini veya dijital koloniler haline gelip gelmeyeceklerini belirleyen uçurumlar.
Ama bizi asıl endişelendirmesi gereken şu: Türkiye gibi orta gelirli ülkeler bile "sahip olmayanlar" kategorisine kayıyor. Suudi Arabistan yapay zeka girişimlerine 100 milyar doların üzerinde kaynak ayırırken, BAE özel yapay zeka bakanları atarken, Türkiye'nin çabaları milletvekili Evrim Rızvanoğlu'nun gözlemlediği gibi "birleşik bir plan, merkezi bir strateji ve kurumsal bir koordinasyon" olmadan farklı bakanlıklara dağılmış durumda.
Geride Kalmak Ne Anlama Geliyor
Bu milli gurur meselesi ya da komşuya ayak uydurma çabası değil. Yapay zeka uçurumunun sonuçları günlük hayatımızın her yönünü yeniden şekillendirecek:
Eğitim: Zengin ülkelerde yapay zeka öğretmenler şimdiden her öğrenci için kişiselleştirilmiş eğitim sunuyor, öğrenme açıklarını gideriyor ve çocukları henüz var olmayan mesleklere hazırlıyor. Bu arada gelişmekte olan ülkelerin çoğu—evet, Türkiye de dahil—müfredatlarına yapay zeka okuryazarlığını dahil etmeye bile başlamadı. Çocuklarımız, yapay zeka yetkinliğinin okuma kadar temel olduğu bir dünyaya mezun olacaklar, ancak geçen yüzyıl için tasarlanmış sistemlerde öğrenim görüyorlar.
Sağlık: Yapay zeka hastalıkları daha erken teşhis edebilir, sağlık krizlerini öngörebilir ve doktor eksikliğini telafi edebilir. Ancak bu mucizeler, birçok ülkenin sahip olmadığı dijital altyapı ve veri gerektiriyor. Acı ironi şu ki, Batı verileriyle eğitilen yapay zeka, diğer popülasyonlara uygulandığında genellikle başarısız oluyor. Kendi yapay zeka yeteneklerimiz olmadan, Kaliforniya'daki bir çiftçinin İstanbul'daki bir profesörden daha iyi yapay zeka destekli sağlık hizmeti aldığı bir gelecekle karşı karşıyayız.
Savunma: Askeri yapay zeka bilim kurgu değil—bugün küresel güç dinamiklerini yeniden şekillendiriyor. ABD, Çin ve Rusya, yapay zeka üstünlüğünü ulusal güvenlik için hayati görüyor. Gelişmiş askeri yapay zeka yeteneklerine sahip olmayan ülkeler, egemenliklerini korumak için bile başkalarına bağımlı kalacaklar. Türkiye'nin savunmasının yabancı güçlerden ithal edilen kara kutu algoritmalarına bağlı olmasını mı istiyoruz
Ekonomik Egemenlik: Belki de en kritik olanı, yapay zekanın ucuz işgücü ve üretim gibi geleneksel kalkınma yollarını tehdit etmesi. Zengin ülkeler üretimi otomatikleştirmek için yapay zeka kullandıkça, gelişmekte olan ülkelere daha az ihtiyaç duyuyorlar. Türkiye'nin stratejik konumu ve üretim tabanı—geleneksel avantajlarımız—yapay zekanın işi yaptığı bir dünyada daha az önemli hale geliyor.
Görmezden Geldiğimiz Başarı Hikayeleri
Türkiye tartışıp dururken, diğerleri harekete geçiyor. Singapur gerçek kaynaklarla desteklenen kapsamlı bir yapay zeka stratejisi oluşturdu. Güney Kore özel dijital bakanlıklar kurdu. Küçük Körfez ülkeleri bile yapay zekanın geleneksel bir bakanlığın bütçesinde sadece bir kalem olması için fazla önemli olduğunu anladı.
En çarpıcı örnek mi BAE sadece yapay zeka hakkında konuşmadı—dünyanın ilk Yapay Zeka Bakanını atadı. Bu teknolojinin kabine düzeyinde ilgiyi hak ettiğinin sinyalini verdiler. Bizim görünüşe göre anlamadığımız şeyi anladılar: Yapay zeka sadece başka bir teknoloji değil. Diğer tüm teknolojileri yeniden şekillendirecek teknoloji.
Gazi Üniversitesi'nden Prof. Dr. Şeref Sağıroğlu bunu açıkça söyledi: "Belki de Türkiye'nin bir Yapay Zeka Bakanlığı kurması gerekiyor." Belki mi "Belki" deme zamanı yıllar önce geçti.