Altan Çetin

Yenisöz

Medeniyetçi İlke olarak Hayat, Hakikat, Haysiyet

İlim ilim bilmektir ilim kendin bilmektir... Medeniyetçi bir hamlenin arkasında hayata değer katma düşüncesi ve hayata saygı fikri esas olmalıdır. Bu prensip bir mantık ölçütü olarak medeniyetçi hareketlerin esasında olması beklenen bir durumdur. Zira ontolojik, epistemolojik ve aksiyoljik tüm boyutlarda Hay olandan hayata ve hayattan Hay olana do

Cihan hâkimiyeti mefkûresi Kudüs yahut Türk vatanı Kudüs'te vakıflar

Mavi Gök Yağız Yer Kudüs, İslam'ın üç önemli şehrinden biri ve Allah kelâmınca etrafı mübarek kılınmış bir beldedir. Türkler açısından ise Kudüs sadece İslamî olmak bakımından değil Tolunoğullardan itibaren Selçuklular, Memlûkler ve nihayet Osmanlılar ile ebed-müddet devletlerinde hanedanlar değişmesiyle 1917 sonuna kadar bazı fasılalar hariç sanc

Odgurmuş yahut 21. Asırda Türk Şahsiyeti

Odgurmuş Kutadgu Bilig'deki dört karakterden biridir. Bu karakter, kanaatıakibeti temsil eder. Esasen Odgurmuş ile alakalı kısım tasavvuf tarihinde zahitlik anlayışına dair tartışmaların da gündeme taşındığı bir kısımdır. "Kişi, uzlette mi kemale erer, yoksa insanlara fayda ile toplum içinde mi" sorusu, Hükümdar ile Odgrumuş arasındaki mektuplaşmal

Nietzsche'yle kendine gelme yahut Nihilizmin soylu çağrısı

İnsan bir anlam varlığı olarak anlamın kaynakları ve kaynaklarının anlamlılığı arasında kendi yerini arar. Mananın kaybı bir büyük boşluk sebebidir. Kendiliğini kaybeden ve politik angajmaların arasında sıkışan hayat kendi yolunu ararken düştüğü boşluğu fark ettiği andan itibaren bir bilinç hali yeniden mana ve oluş iradesine kavuşarak terkar değer

Açı doyur, çıplağı giydir yahut Hindistan Türk umranından geleceğe (2)

p class"MsoNormal" style"margin-bottom:0cm;margin-bottom:.0001pt;text-align: justify;text-indent:35.4pt;line-height:normal;mso-layout-grid-align:none; text-autospace:none"Orhun Abidelerinde "Aç milleti doyurdum, çıplak milleti giydirdim. Fakir milleti zengin kıldım. Az milleti çok kıldım.", olarak bahsedilen anlayış; Kutadgu Bilig'de Ona, hizmetin

Türk umranında medeniyet ilkesi olarak hukuk yahut Hindistan'da Türkler

p class"MsoNormal" style"margin-bottom:0cm;margin-bottom:.0001pt;text-align: justify;text-indent:35.4pt;line-height:normal;mso-layout-grid-align:none; text-autospace:none"Hindistan denildiğinde uzaktaki egzotik bir ülkeden fazlasından bahsettiğimizi bilmeliyiz. Hindistan, ülkemizdeki genel tarih ilgisizliği ve Umumi Türk Tarihi bakış açısı eksikli

Kadın cinayetleri yahut ontolojik ikiyüzlülük (2)

İnsanlık temelinde eşdeğer ya da eşit olan kadın-erkek ilişkilerindeki gerilimler ne yazık ki her zaman makuliyet ile sonuçlanmıyor. Güç unsuru kendisini ortaya çıkararak zihnini kendi meşru bahanelerine kaptıran taraf diğerini burada genelde kadınlar nesneleşiyor, susturmakla meseleyi maalesef cana kıyarak çözüyor. Ne yazık ki bu olaylarda ileri s

Kadın cinayetleri yahut ontolojik Kendöz ikiyüzlülüğü (1)

Kadın ve erkeği eşleyen şey onların kendi yapılarına dair özelliklerinin yarışmasından değil insan olmak üst kimliğinden kaynaklıdır. Toplum şüphesiz ontolojik varoluşun kaynağı Tanrı'nın bildirdiği üzere insan olmak müşterekinde kadın ve erkek birliğinden oluşur. Burada mahiyet olarak insan olmak birliği söz konusudur. İşte bu birlik bize varlıkta

Satuk Buğra Destanı ve Dede Korkut Hikâyelerinde Hızır

Hızır İslamî dönem Türk kültürünün dini inanış şubesinde sıklıkla karşılaşılan bir unsurdur. Türklerin hayatına İslamiyet ile birlikte giren bu Hızır meselesi inanç kilimimizin farklı alanlarında kendisini gösterir. Hz. Ebu Hureyre (radıyallahu anh) anlatıyor:"Resûlullah (aleyhissalât vesselâm) buyurdular ki: "Hızır'ın Hızır diye isimlenmesi şurada

Türk okçusu hangi özellikleri taşımalıydı yahut kendözün keşfi

Türk okçuluğu tarihin içinden zamanımıza kadar ulaşan bir kültür değerimiz olarak hayatımızda varlığını sürdürmeye devam ediyor. Hun ve Göktürk çağı sonrası İslami devirde de Selçuklu, Memlûk ve Osmanlı devirlerinde süreklilik ve faal bir gelişme içinde okçuluk malzeme ve töre olarak kendisini devam ettirdi. Osmanlı dönemi Selçuklu-Memlûk çizgisind