Yiğidi öldürdük, şimdi hakkını verme zamanı

Maç öncesi Union Saint-Gilloise'in nasıl bir takım olduğuna dair birçok analiz yapıldı. Premier Lig ekibi Brighton'ın sahibi olan Tony Bloom'un yatırımcısı olmasıyla son yıllarda yükselişe geçen Belçika ekibi, aylardır yenilgi yüzü görmüyor, evinde gol bile yemiyordu. Fenerbahçe karşısındaki ilk 15 dakikadaki oyunları, Gilloise hakkında yapılan analizlerin ne kadar doğru olduğunu gösterdi.

Sağlı sollu kornerlerle Fenerbahçe'yi bunaltıp, maçın hiç de kolay geçmeyeceği hissettirdiler. Ancak Fenerbahçe takımı, belki de bu sezon taktik disiplini en iyi yansıttığı maçlardan birini oynadı. Fenerbahçe rakip yarı alana geçmekte zorlandığı anlarda, 'nihayet' bir duran top golüyle öne geçince maçın senaryosu da değişti.

Zemin kötü olsa da, ikili mücadelelerde hep ayakta kalan ve Gilloise'in sert ve dinamik oyununa misliyle cevap veren bir Fenerbahçe izledik. Son aylarda oyun olarak düşüşte olan Fenerbahçe'nin, doğru motivasyon ve konsantrasyona sahip olunca neler yapabileceğini gördüğümüz bir 90 dakika oldu.

Toplam 12 korner kullanan, 1.90 üzerinde 3-4 oyuncusu olan ve duran toplardaki maharetleriyle bilinen takıma karşı, tek bir net pozisyon bile vermeden bitirmek alkışı hak ediyor.

Rehavete kapılınırsa...

Bu maçın vereceği öz güven doğru yönetilirse, Fenerbahçe'nin lig yarışındaki konumu da değişebilir. Ancak rehavete kapılınırsa, tam tersi bir sonuç karşımıza çıkabilir. Her şeye rağmen, kusursuz oyunla çeyrek finalin kapısını parçalayan Fenerbahçe, sonuna kadar hak ettiği bir zaferi elde etti.

Zirve İsmail

Takım olarak mücadele seviyesinde zirve yapılsa da, saha içinde buna önderlik eden isim şüphesiz İsmail Yüksek oldu. Belki yetenek seti kısıtlı bir oyuncu ama sadece işine odaklandığında ve yapabildiklerini en iyi şekilde yansıttığında elmas gibi parlıyor.