Karar sizin! Ya Mourinho gider ya da
14 günde dördüncü maçına Antalyaspor deplasmanında çıkan Fenerbahçe, 30 derece sıcakta ve nemden nefes bile alınmayacak ortamda kolay bir sınav vermedi. Bu 14 gün içinde, bir de her açıdan yıpratıcı bir derbi mağlubiyeti almasına rağmen, önce USG maçında ayağa kalktı ve ardından bu sezon evinde hiç yenilmeyen Antalyaspor'u gol yemeden mağlup etti.
İmkansızı başarıp boş kaleye golü kaçıran Szymanski, skor üretme konusundaki sıkıntısını kolay kolay aşabilecek gibi durmuyor. Twente maçından sonraki iki haftalık arayı iyi değerlendirmezse kulübe yolu gözükebilir. Dzeko'da 38 yaşın verdiği ağırlığı anlamak mümkün ama, özellikle ikili mücadelelerdeki bitkin ve zayıf görüntüsüne son vermezse tartışma konusu olmaya devam eder. Hele hele Icardi ve Osimhen gibi zımba gibi forvetleri izledikten sonra, Dzeko'nun bu halinin insanların gözüne batmama ihtimali yok.
Maximin rakipler için büyük tehlike unsuru. Ama takım oyunundan kopup bireysele kaçtığı her an, Fenerbahçe'nin aleyhine çalışan bir tehlike oluyor. Oosterwolde, sol stoperde hız ve fiziksel üstünlüğünü rakiplerine hissettiriyordu ama Ferdi'den sonra sol bekteki performansı henüz vasatı aşamadı. Kostic oyuna girdikten sonraki etkisiyle, Fenerbahçe'nin bu bölgedeki dertlerine derman olabileceği görüntüsü verdi. Amrabat sahada kaldığı her saniye kendisine duyulan güveni katlaya katlaya artırıyor.
Mourinho'nun Fenerbahçe'si, oyunu domine eden veya rakibini ezen bir tarzda oynamıyor. Hatta bölüm bölüm sıkıcı bir takıma dönüşüyor. Ama camiada derin bir yara açan Galatasaray yenilgisinden sonra üst üste gelen iki galibiyet, son yıllarda en ufak puan kaybında dağılan, kalesine gelen ilk topların hep gol olduğu Fenerbahçe kimliğinden kurtulunması adına önemli mesafeler kat edildiğini gösterdi. Üstelik tüm bunları, forvetleri Dzeko ve En Nesyri en formsuz haldeyken, 10 numara gözüyle baktığı Szymanski skor katkısı açısından en kısır günlerini yaşarken, takımın hücumdaki lokomotifi Ferdi Kadıoğlu'nu mumla ararken ve geçen yıl kariyer sezonunu yaşayan İrfan Can yedek kulübesine hapsolmuşken yaptı.
Bireysel formsuzlukların bir nebze pozitife dönmesiyle takım oyunu da paralel şekilde iyileşecektir. Ama insanlar, her maçta Ersun Yanal'la şampiyon olunan sezondaki gibi gümbür gümbür bir futbol bekleme sevdasından vazgeçmeli. Bazı maçlarda bu yüksek tempo olacak, bazı maçlarda dünyanın en sıkıcı 90 dakikası izlenecek. Mourinho'nun sonuç hocası olduğu sır değildi. 30 yıldır bilinen bir gerçeği, her maçtan sonra eleştirerek veya yerden yere vurarak değiştiremezsiniz. Galatasaray maçında sonuç gelmeyince haklı olarak eleştirildi. Ama derbideki kötü görüntüye rağmen, Fenerbahçe, ayakları biraz yere basabilse maçı çevirebilecek potansiyeli olduğunu gösterdi.