'Siber güvenliğe' aman dikkat!..

Veri hırsızlığı, dolandırıcılığı almış yürümüş… Düne kadar ortada olmayan 'siber vatan' kavramı, bugün hassas konular arasında en başı çekiyor…

Verisini korumayanın başına neler geleceğini anlatan belgeseller, yazı dizileri işe yaramadıysa da İsrail'in cep telefonları üzerinden düzenlediği 'nokta atışı' saldırılar tek başına, konunun ne denli 'sıcak' olduğunu anlatmaya yeter…

Bunları CHP'deki 'casusluk davası' için de yazabilirdik ama masum görünen, o nedenle de belki çok daha tehlikeli olabilecek başka bir gündem var… Amerikan ulaşım şirketi Uber, Türkiye pazarındaki faaliyetlerine yeniden başlayacakmış. Şirketin CEO'su Dara Khosrowshahi, Türkiye'de hükûmetin çeşitli kademeleriyle önemli görüşmeler yapmış… 200 milyon dolar yatırımlık bir 'teknoloji merkezi' kuracakmış…

Yabancı sermayenin ülkemize gelmesi elbette çok kıymetli… Ancak kişisel bilgilerin söz konusu olduğu ABD menşeili bu uygulamaya karşı dikkatli, çok dikkatli olmak gerekiyor…

Hangi veriler söz konusu Şehir içi seyahat verisi… Kaç kişinin verisi Yaklaşık 20 milyon… Kimin, kiminle nerede buluştuğu, nereye gittiği, bunu kaç kez yaptığının yabancı istihbarat servisleri için ne denli 'kıymetli' olduğunu varın siz düşünün… Yani İBB'nin tüm eposta trafiğinin yurt dışındaki istihbarat birimlerine aktarılması gibi …

Yerli ve millî sermayeyle kurulmuş, Türkiye'nin verisini Türkiye'de koruyan bizden markaları yaşatmak, güçlendirmek, desteklemek varken elin ABD'lisine kurban gitmeyelim…

Zincirleme reaksiyon

Dünya Adalet Projesi'nin (World Justice Project – WJP) yayınladığı "2025 Hukukun Üstünlüğü Endeksi" verilerine göre; 143 ülke arasında 2024'te 117. sırada bulunan Türkiye, 118. sıraya düşmüş. Sıralamamız 2021 yılında 116 ve 2022'de 117 imiş…

Aynı sıralamada 2015'te 80. sırada bulunan Türkiye, bugüne kadar 38 basamak gerilemiş.

Söz konusu çalışma; hükûmetin yetkilerinin sınırlandırılması, yolsuzlukla mücadele, açık yönetim, temel haklar, güvenlik, düzenleyici uygulamalar, medeni ve ceza adaleti gibi 8 alandaki performansı ölçüyormuş. Ülkeler 0 ile 1 arasında ölçekte değerlendiriliyor; 1 en güçlü, 0 ise en zayıf devlet uygulamasını gösteriyormuş. Bu bağlamda ülkemizin puanı 0,41 ölçülmüş.

Ayrıca Doğu Avrupa ve Orta Asya bölgesinde, 2025 araştırmasında 15 ülke arasında 14'üncü sırada bulunan Türkiye, üst-orta gelir grubundaki 41 ülke içinde ise 37'nci sıradaymış.

Türkiye aynı zamanda, ayrımcılığın önlenmesi, yaşam ve güvenlik hakkı, adil yargılanma hakkı, ifade ve inanç özgürlüğü, mahremiyetin korunması, toplanma özgürlüğü ve temel işçi haklarının güvence altında olması gibi göstergeleri kapsayan "Temel Haklar" kategorisinde de 143 ülke arasında 134'üncü olmuş.

Hakikaten insanın yüreği sıkışıyor… Hatırlanacağı gibi bizden araştırma şirketlerinin de bu alanda tespitleri var:

KONDA'nın 2022 yılında yayınlanan bir araştırmasında "Türkiye'deki adalet sistemine güveniyor musunuz'' sorusuna "Güvenmiyorum'' diyenlerin oranı yüzde 69 olarak saptanmıştı.

AREDA Survey'in rakamlarının da 'adil bir sisteme sahip olduğumuz' algılamasının hak ettiği yerde olmadığına işaret ettiğini fırsat buldukça hatırlatmaya çalışıyoruz...

Durum bu… Ancak Türkiye de, vatandaşları da kurumları da bunu hak etmiyor!

Sorunu çözmek için öncelikle 'ölçümlenen kriterlerin' algılamalarla ilişkili olduğunu anlamakta yarar var… Bunu anladıktan sonraki adım, bu algılamaları hangi stratejiyle, hangi aksiyonları kullanarak nereye evirtilmek istediğimize karar vermektir… Yoksa Türkiye'nin 'soft power'ını (yumuşak güç) sarsan bu sonuçlar zincirleme reaksiyonla itibardan turizme, diplomasiden ticarete kadar her şey ve her Türk vatandaşını etkiler…