Reis, şu golü de atıver!

Şöyle bir manzara düşünün Top, penaltı noktası civarında Kaleci çıkmış, 18'in dışında bir yerlerde Savunma dökülüyor; orta sahada kalakalmış Top, üfleseniz bile kaleye kendi kendine gidecek. Oyuncu hamle yapacağına, arkasını dönüp kaptanı çağırıyor: "Kaptan! Koş gel! Şu golü atıver!" Genelde tüm Türkiye'de, özellikle de İstanbul'da AK Parti ve CHP açısından durum aşağı yukarı böyle CHP'nin bütün çivileri çıkmış; çözülmüş Yönetim sapır sapır dökülüyor İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, önce Ekrem İmamoğlu'nun 'adamı' diye karşı çıkılan Karşıyaka Belediye Başkanı'nı, bu kez de kendine saygısızca davranıldığı gerekçesiyle büyükşehir belediye başkanlığı için desteklemeyeceğini, yani Merkezi ve Genel Başkanı 'takmadığını' ayan beyan ifade ediyor. Kalkıyor, İstanbul'da İmamoğlu'nun yanında sahneye çıkıyor, kendisine yoğun bir destek veriyor. Ekrem Bey de onu yere göğe sığdıramıyor. Halkımızın bu gibi durumlar için kullandığı çok hoş bir söz vardır: "Tut kelin perçeminden" Cumhuriyet'in koskoca kurucu partisinin Grup Başkanvekili ve Milletvekili Afyonkarahisar'da belediye başkanlığına aday gösteriliyor. Otobüsün üzerinde konuşurken; eğer başkan seçilirsem kapımız, DEM hariç bütün partilere açık olacak, diyor. Genel Başkan Özel'de bir telaş: "Dili sürçmüştür." Hanımefendi hemen cevap veriyor: "Dilim sürçmedi, sözlerimin arkasındayım." CHP Eş Başkanı İmamoğlu İstanbul'dan gürlüyor: "Ya kendine başka bir iş bulsun ya da başka bir parti" CHP içindeki 'üçlü iktidar savaşı' bütün hızıyla devam ediyor. 550 delegeyi şimdiden 'ayarladığı' iddia edilen Kılıçdaroğlu koltuğu geri alıp "Buradayım be! Buradayım!" demeye hazırlanıyor. CHP'lilerin 62,4'ü de öyle olmasını istiyormuş zaten (bkz. AREDA'nın "Sosyometre" araştırması) DEM (eski HDP) ile kurulan ittifakı açıklamak için Genel Başkan "Türkiye İttifakı"ndan söz ederken, CHP'nin İstanbul'daki Eş Başkanı "Kent Uzlaşısı" ya da "İstanbul İttifakı" deyip duruyor. Şimdi bir de "Kardeşlik İttifakı" diye bir şey uydurmuş Özel Perşembe günkü yazımızda değindiğimiz, İmamoğlu'nun kendi ses ve görüntüsüyle internette bulunabilen ve hiçbiri hayata geçmemiş 23 vaat, tek başına bile seçim kaybettirir insana Bu vaatler sorulduğunda Ekrem Bey'in "Hatırlamıyorum Şimdi bir şey söylerim, beni bağlar" gibi siyasi iletişimin yüz karası sözleri de işin tuzu biberi Daha bunun gibi pek çok dağınıklık ya da çözülme örneği sıralanabilir. Yani kaleci çıkmış, kale boş Savunma falan yok Ancak, Murat Kurum'un ifadesiyle oylar hâlâ 'başa baş' Oysa Kurum, çok doğru bir aday Sırtında bagaj yok Tersine, aslan vurmuşluğu var TOKİ ve Emlak Konut'ta efsaneler yazmış, 6 Şubat dâhil son depremlerde yaptıkları bir tek bina yıkılmamış Anlatacağı olumlu çok hikâyesi var Objektif ve sübjektif koşullar bu denli Kurum'un lehineyken, Sayın Cumhurbaşkanı il il, ilçe ilçe, karış karış memleketi dolaşıp siyasi iletişim dersi verirken, peki oylar neden hâlâ başa baş.. Bu sorunun bir tek yanıtı olabilir; o da yerel seçim kampanyasının Cumhurbaşkanı'na ve AK Parti tarih ve geleneğine yakışır şekilde, başta TV'ler olmak üzere, gerekli bütçeler ayrılarak, gümbür gümbür yürütülemediği İnşallah 1 Nisan'da şaka gibi bir sabaha uyanılmaz, bitmeyen analizler yapmak zorunda kalınmazGünün sözü"Sen doğru yönetirsen, yanlış olmaya kimse cesaretedemez."KonfüçyüsGözümüze takılanlarFinal Okulları, Türkiye'de ilgili