'İtibar' kimin umurunda ki!

Peki ne olmuş.. Açıklamaları nedeniyle hakkında re'sen soruşturma başlatılmış

Neden İBB ve İmamoğlu'nun sorumlu olduğu bazı dosyalardaki "Bilirkişiyi hedef gösterme" iddiasıyla

İmamoğlu ne demiş, kimi neyle suçlamış, bunu yaparken aslında 'hedef aldığı kişi' Cumhurbaşkanı'ymış Bunlar medyada çarşaf çarşaf yer alıyor zaten, biz o konuya girmeyeceğiz.

Biz daha çok İmamoğlu'nun 'sansasyon' yoluyla yürüttüğü 'publicity' (medyada görünürlük) ile ilgileniyoruz. Öyle ya bu yöntemiyle iletişim çalışmalarına yeni bir boyut getirdi!..Ekrem Bey'in, Beşiktaş Belediyesi'ne düzenlenen soruşturma üzerine yaptığı açıklama aslında niyetini gayet güzel özetliyordu: "Buradan beni istemeyene, hayatı bana dar etmeye çalışana ben buradan meydan okuyorum. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne ve bana ulaşmak ise hedefiniz benim yol arkadaşlarıma ve ailelerine çile çektirmenize, bahaneler yaratmanıza, ara yollar üretmenize gerek yok. İşte siyasi yasak davam orada. İstinaf Mahkemesi'nde. Madem hedefiniz benim, bari burada mert olun. Onayın benim cezamı. Milleti rahat bırakın ya. Hodri meydan!"

Neredeyse yalvaracak! Bana, kendimi mağdur göstereceğim bahaneyi verin, diyecek!...

İmamoğlu yapıyor bu sporu!.. Peki ya itibar Aman canım, kimin umurunda!

ABD'de doğurmak da işe yaramayacak

Trump, ABD Başkanlığı koltuğuna oturur oturmaz, deyim yerindeyse ortalığı birbirine kattı Genişleme açıklamaları, Panama, Kanada, Grönland üzerine ifadeleri bir yana Biden'ın imzaladığı Kararnameleri iptal ediyor, kendisi yenilerini imzalıyor

Bunlardan biri de ABD Anayasası'nın 1800'lerde yasalaşmış 14. maddesine dayanan "ABD'de doğumla vatandaşlık hakkı" kazanılması Trump'ın Kararı, yasa dışı yolla ya da turist olarak ülkeye gelerek burada doğum yapan kişilerin çocuklarının ABD vatandaşı olması durumunu ortadan kaldırıyor Uzmanlar, Karar'ın hemen uygulanamayacağını Trump'ın da bildiğini, asıl hedefinin ABD'de dava açılmasını sağlayarak 14. maddenin tartışılması olduğunu da belirtiyorlar

Ünlü ya da ünsüz, yıllardır "Çocuğum ABD vatandaşı olsun" diye çırpınan çok Türk gördük Sağlık sistemine, silahlı baskınlara, ABD'nin iki yüzlü ve benmerkezci politikalarına, ırkçı uygulamalarına, emperyalist tavırlarına hiç takılmazlar Çoğu CHP milliyetçisidir. Koşa koşa giderler

Şimdi onlar düşünsünler!..

Kaynak seçimi ve dezenformasyon

Dezenformasyon, yalnızca 'yanlış bilgi' değil, bazen ilgisiz, yersiz haberlerin dolaşıma sokulmasıdır Bir örnekle açıklamaya çalışalım

Gayrimenkul Yatırımcıları Derneği (GYODER) Başkanı Neşecan Çekici "Konut kredi faizlerinin düşmesiyle birlikte, pazarda tekrar bir canlanma öngörüyoruz. 2025'te rekor tazelenebilir" ifadesiyle olumlu bir tabloya işaret etmiş.

Bir gayrimenkul firmasının ismi bizde saklı sahibi de bazı açıklamalarda bulunmuş ve "Konut fiyatlarının yüksek seviyelere ulaşması ve finansal desteğin azalmış olması, alım gücünü sınırladı 2025 yılı, hem üretimin hem de satışların az olduğu bir yıl olacak" demiş.

Yani ortada iki farklı görüş var Peki gazeteci ne yapmalıdır Büyük bir meslek örgütü 2025 yılı konut sektörü için olumlu görüşler beyan ederken, kalkıp da adını sanını kimsenin bilmediği, başka bir deyişle güvenilirliği, öngörülerinin sağlamlığı sınanmamış bir kişinin açıklamalarını haber yapmak dezenformasyonun ta kendisidir.

Neil Postman'ın "Televizyon Öldüren Eğlence" adlı kitabı iletişim fakültelerinde okutulan değerli bir kaynaktır. Özellikle, 'yalan haber'in ötesine geçen dezenformasyon tanımı bizce dikkate alınmalıdır. Şöyle der Postman:

"Dezenformasyon, yanlış enformasyon demek değildir Dezenformasyon, yanıltıcı (yersiz, ilgisiz, parçalı ya da yüzeysel) enformasyon, yani insanda bir şey hakkında bilgi sahibi olma illüzyonu yaratan, aslında insanı bilmekten uzaklaştıran enformasyon demektir."