Fazla olan

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Meclis'teki grup toplantısında, AK Parti'nin Anayasa değişikliği için HDP'yle görüşmesini diline doladı Beklenmedik bir durum değil elbette Aslında son dönemde psikolojik üstünlüğü tamamen elinde tutan AK Parti'nin Anayasa değişikliğiyle ilgili değil HDP, hiçbir siyasi parti ile görüşmesine gerek yoktu Anayasa Teklifi'ni MHP ve BBP ile birlikte Meclis'e getirirdi Turnusol kâğıdı gibi ortaya koyardı İmzalamayanın ipliğini de Kemal Kılıçdaroğlu'nun yaptığı 'muz ortaya' gelişine bir vole çakarak pazara çıkarırdıCHP Genel Başkanı'nın son zamanlardaki 'muz ortalarının' sayısı az değil ABD'de hamburger yerken (!) kayıplara karıştığı 8 saatin dışında, "Ukrayna'yı destekleyeceğiz" şeklindeki açıklaması İngiltere'de de devede kulak fonlarla görüşüp "AB ne derse odur" demeye gelen, millî bağımsızlığı kökten reddeden tavrı Üstüne Türkiye'yi 'narco devlet' gibi gösterme çabası İlaveten, geçmişten gelen "Türkiye'de can ve mal güvenliği yok", "Bu ülkeye yatırım yapmayın, sonra paralarınızı vermeyeceğiz", "Otomobil almayın", "Elektrik faturalarınızı ödemeyin" türünden veciz (!) sözlerinden daha iyi muz ortalar mı olur!Muhalif hiçbir siyasi partide "iş birliği arıyorlar" algısını oluşturmaya gerek yokken, Adalet Bakanı'nın Meclis'te tüm siyasi partileri Anayasa değişikliği konusunda bilgilendirmek üzere ziyaret etmesi, bazılarınca 'teknik' bir konu olarak yorumlandı. Onlara göre 6'lı Masa'nın HDP ile kol kola girip iktidara yürümeye kalkması ise 'teknik' değil, ideolojik bir farkı ortaya koyan 'siyasi' bir konuydu.Nitekim, DevletBahçeli de "AK Parti heyetinin Meclis'te grubu bulanan partilerle görüşmesi son derece doğru ve doğaldır. Bizim sırtımızdan HDP'yi dillerine dolamaları müflis ve müfsit bir tavırdır. Zira bizim gözümüzde HDP neyse, CHP de odur" derken, sanıyoruz bunu kastetmiştir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, birbirlerinden çok farklı durumlar da olsa AK Parti'nin bu 'teknik' ziyaretini bir 'siyasi iletişim' fırsatı olarak ele alıp, söylem geliştirmesini Meral Akşener Hanım'dan beklerdikAncak, insanı "Mağluptur bu yolda galip" pozisyonuna sokacak böylesine agresif bir üslubu yakıştıramadıkAkşener'in dünkü konuşmasında neler dediğini bir hatırlayalım:"Değerler hikâye, at pazarlığı şahane", "Açılımcılar kumpanyası", "Onlar birbirine kalple bağlı, ruhla bağlı, zihinle bağlı" "Sayın Erdoğan için PKK'yla masaya oturmak ile PKK'ya karşı mücadele etmek arasında ideolojik bir fark yok. Çünkü onun tek bir ideolojisi var: O da, 'iktidarda' kalmak. Eğer ki şimdiye kadar Sayın Erdoğan'a iktidarı müjdeleyen şey açılım süreci olsaydı geçtim HDP'yi, bugün, PKK'yla müttefik olurdu"Bundan böyle kimin, neyi, hangi niyetle söyleyip yaptığını tespit edecek ve ona göre pozisyon alacak millî iradeye inanmak ve güvenmekten öte yapacak pek bir şey yokSiyasi iletişim için geçerli şu tespiti de tekrarlayalım: "Fazla olan yanlıştır."Gözümüze takılanlar- Cumhuriyet'imizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ölüm yıl dönümlerindeki anma programlarının estetik gelişimi hayli ilgi çekici. Eciş bücüş, Atatürk'e benzemeyen heykel ve fotoğrafların kullanıldığı ilanlar, filmler yerlerini özenle hazırlanmış tasarımlara bıraktı. Kiğılı'nın, Filli Boya'nın, Koç Holding'in 10 Kasım günlerinde yayınladıkları anma filmleri beklenir oldu. Atatürk'ü sadece saygı ve şükranla değil, estetik kaygıyla da anmak bir meziyettir. - Dün, İstanbul TicaretOdası'nın seçimlerine gittik. On binlerce insan önce saatlerce trafikteydiler. Sonra da araçların alınmadığı