"Beni yak, kendini yak, her şeyi yak" Boykot öyle olmaz, böyle olur

"Böyle bir ekonomide siz sadece belli markaları boykot ettirirseniz ne olur Bu markalar zarar etmiş olur sadece. Genel tüketimde bir düşüş olmaz. Bu da ekonominin bedel ödemesi anlamına gelmez, halkın bedel ödemesi anlamına gelir

Tüketimi belli günlerde sıfıra yaklaştırmak, iktidar açısından daha caydırıcı olacaktır. Amaç bu firmaları batırmak değilse, -çünkü battığı anda başka teşvikler alacaklar- mesele iktidara geri adım attırmaksa, genel tüketimi düşürmek çok daha doğru bir yol."

İşte budur(!)

Ekonomiyi batıracaksın ki; Erdoğan da Cumhur İttifakı iktidarı da gitsin!..

Buyurun bir iki örnek daha

Olağanüstü başarılı, 50 yıllık Türk markasının sahibi, çok yakın bir arkadaşım, açmış telefonu bana danışıyor: "Abi, biz İnci Taneleri'ne reklam veriyoruz. Biliyorsun dizinin yayınlandığı kanalı boykot ediyorlar. Bizi de boykot ederler mi; reklamımızı çekelim mi"

Korkmuş çocuk Haksız değil

Nitekim işi, AK Partili olup da tekne işleten bir başka arkadaşımızın teknesine binilmesin diye kampanya yapmaya kadar götürmüşler Sadece AK Partili diyeAmerikan ve İngiliz medyasına beyanat verip bu ülkelerin hükûmetlerinin Türkiye'ye müdahale ederek kendilerine destek vermeleri için adeta yalvarırken Özgür Bey'in özrü kabahatinden büyük gibi algılandı ama haklıydı(!) Ne dedi

"İnsan hakları ve demokrasi bir ülkenin kendi iç meselesi değildir."

Yani, dışarıdan müdahale vaciptir. Bunun için davetiye göndermek münasiptir

Sırtını, hiçbir yabancı güce yaslamayan, "Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur" diyen Atatürk'ten uzaklaşılmış gidilmiş Olsun Katıldığım TV programlarından birindeki katılımcı bu duruma 'zamanın ruhu' deyip geçivermişti Öyle demek kiAslında işi daha da ileri götürmek lazım Türk Silahlı Kuvvetleri'ni itibarsızlaştırmak için nasıl ki kimyasal silah kullanıldığını iddia etmişler ve Türk Tabipleri Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı'yı tanık tutmuşlardı, buna benzer yollara başvurmalılar Mesela Adalet Bakanı'nın yalanlamasını hiç dikkate almadan hapishanelere fikirleri yüzünden atılan aydınlara karşı uygulanan mezalimi(!) anlatan bir film yaptırılmalı. Müzikleri Zülfü Livaneli'ye ısmarlanmalı, yönetmenliğini de Sırrı Süreyya Önder üstlenmeli. Filmin İngilizcesi Batı dünyasında gösterilerek; insanların Türkiye'ye gelmemeleri, yatırım yapmamaları ve ülkemize karşı her türlü ekonomik faaliyeti durdurmaları istenmeli. Özgür Bey, ülke ülke dolaşarak bu boykotu, Türkiye'nin içler acısı hâlini(!) anlatmalı. Batı, bunu hemen satın alacaktır zaten Çünkü ülkemizin giderek güçlenmesi, Batı'yı ve ona bağlı olanları ciddi ölçüde rahatsız etmektedir.

Yazıyı akademisyen Yılmaz'ın sözlerini tekrarlayarak bitirelim: "Mesele iktidara geri adım attırmaksa, genel tüketimi düşürmek çok daha doğru bir yol."

Dert anlaşılmıştır herhâlde


Yolun sonu da bayram olsunİçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, arife günü ve Bayram boyunca ülkemizde meydana gelen trafik kazalarında 34 kişinin öldüğünü, 4.784 kişinin de yaralandığını açıkladı.

Yerlikaya, Bayram öncesinde sosyal medya hesabından paylaştığı farkındalık kampanyasıyla da uyarmıştı: "Aşırı hızdan kaçınalım. Ortalama hızdaki 1'lik artış, ölümlü kaza riskini 4 artırıyor"

Kampanya kapsamında iki de video hazırlanmış, "BirKural1Ömür" ve "YolunSonuBayramOlsun" hashtag'leriyle paylaşılmış

En son söylenecek sözü baştan edelim; tebrik ederiz, son derece doğru hazırlanmış filmler

İletişim çalışmalarının en önemli unsurlarından hedef kitlenin kültür ve değerlerine uygun olarak tasarlanmak ile duygulara hitap etmek başarılmış (İzlemek için: https:rb.gyldonzt)...

Kampanya kapsamındaki ilk film daha teknik bir yaklaşım içerirken, ikincisinin geniş halk kesimlerine ulaşmayı hedeflediği de anlaşılıyor.