Sözümüzde duralım… Şu sıra çevremizde ve içimizde olan biteni anlamak için Cumhurbaşkanı'nın sözünü ettiği kavramı, etkisini ve doğurduğu tüm sonuçları bütün boyutlarıyla anlamakta yarar var….
Hemen belirtelim: Bu kavramın sadece bu sütunlarda öneminin altının çizilmesi, tabii ki yeterli olmayacaktır. Başta İletişim Başkanlığı olmak üzere Cumhurbaşkanlığı Sistemi içindeki tüm ilgili mercilerin ortak hedef ve koordinasyonu doğrultusunda, iletişim ve ilişki yönetimi kuramları içinde "iç satın alma" ya da "algılama" yönetimi olarak karşılık bulan bir hedefle çeşitli proje ve aksiyonlarla konunun içselleştirmesi, geniş kitlelerce sahiplenilmesi sağlanmalı ve geçmişle kurulacak anlam ve amaç bağıyla 'ülkenin gelecek tasarımı' net bir şekilde ifade edilmelidir…Cümle biraz uzun ve karmaşık gibi oldu… Olsun… Muradımızı anlatmak adına bu riski almalıyız bazen… Çünkü endişemiz var… Türkiye Yüzyılı gibi ortaya büyük hedeflerle atılan ancak yukarıdaki paragrafta ifade etmeye çalıştığımız çerçevede gerekli iletişim ve ilişki boyutunda uzunca bir süre işlenmediği için tavsamaya terkedilmiş izlenimi yaratan siyasi çözümleme araçlarında gelinen nokta bizi endişelendiriyor… Allah'tan Terörsüz Türkiye projesi henüz benzer bir tehditle karşı karşıya değil… Orada sadece komisyona verilen adın amatörlüğü karşısında ve açıklık/şeffaflık ilkesine gereken özenin gösterilmemesi olasılığı belirdiğinde endişelenmiştik… Ancak korktuğumuz gelmedi başımıza…Arama motorlarında çift tırnak içinde "Anadolu İhtilali" yazıp küçük bir araştırma yaptığınızda; karşınıza iki eksende haberler ve yorumlar çıktığını görüyorsunuz: Biri, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün liderliğinde başlatılmış olan Anti-Emperyalist, Millî Bağımsızlık ve Bölünmez Bütünlük'ten yana bir kurtuluş ve kuruluş mücadelesi… Diğeri ise 4 Kasım 2002 günkü Sabah gazetesinin manşetinde ifade edilen seçim zaferi. Aynen aktarıyoruz: "Anadolu İhtilali… Ankara'ya tepki AKP'yi ezici çoğunlukla tek başına iktidar yaptı… CHP muhalefette kaldı. Öteki partilerin hepsi sandığa gömüldü…" Peki ondan sonra ne oldu… Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuyla birlikte, sadece savaşlarda hatırlandığı sanılan Anadolu insanına itibarı iade edildi. Siyaset içinde daha aktif rol almaya başlayan 'millet', ülkenin kendi kaderini tayin hakkını çok daha sağlam bir şekilde savundu… Kalkınma oradan başladı…Benzer bir gelişme AK Parti harekâtıyla daha da hızlanarak hayata geçmiştir… Anti-Emperyalizm, Millî Bağımsızlık, Bölünmez Bütünlük her türden iç ve dış saldırıya karşı savunulmuştur… Yatırımlar Anadolu'ya yönelmiş, eğitim, kültür, sanat halkın katılımcı anlayışıyla geliştirilmiştir… Cumhuriyet'in kuruluşu ile AK Parti icraatları arasındaki paralellik, eylem planları ve projeler ortaya konabilir; böylece ve Anadolu İhtilali'nin anlamlanan pratiklerinin geniş kitlelerce benimsenip sahiplenilmesi sağlanabilir…Peki Sayın Cumhurbaşkanı, kavramı neden bir kez daha dile getirmiştir… Bu açıklamanın, konunun esasının kitlelere anlatılması maksadıyla duygu ve düşüncelerin tazelenmesi için topyekûn bir mücadele başlatılmasının bir tür 'start' işareti olarak algılanması son derece kıymetlidir…
Hep birlikte takipçisi olalım…
"Büyük Zafer" bir kez daha Kocatepe'de başlıyorİş Sanat'ın "Türkiye İş Bankası Sanat Eserleri Koleksiyonu"ndan derlediği özel eserlerle hazırlanan Anadolu Sergileri, "Büyük Zafer" seçkisi ile sürüyormuş.
26 Ağustos 1922 sabahı Kocatepe'den başlayan ve Mustafa Kemal Paşa'nın başkumandanlığında kazanılan Büyük Taarruz'un 103. yıldönümü nedeniyle 23-24 Ağustos tarihlerinde İş Bankası Kocatepe Şubesi'nde sanatseverlerin beğenisine sunulacak yeni seçkide, Atatürk portrelerine ve Büyük Zafer'i betimleyen eserlere yer verilmiş.