KAAN'la birlikte 5. Nesil savaş uçağı ihtiyacını karşılamak üzere yola çıkılan Eurofighter uçağı alımı başlı başına devrim niteliğindedir. Türkiye'nin millî bağımsızlık, antiemperyalizm, bölünmez bütünlük çizgisinin nasıl savunulup gerçekleştiği bu alım ve IDEF ile bir kez daha ortaya konmuştur.
Bu haberleri izlerken Mustafa Denizli hocanın o unutulmaz metaforu aklımıza geliverdi: Acaba "içimizdeki İrlandalıların", şeamet tellallarının, yani ezcümle bizden gözüküp de aslında bizden olmayan unsurların hangi tür negatif bir pozisyon alacaklarını merak ettim.
Bizim gazete anında benim merakımı giderecek bir haber yapmış: "Zamanında yerli ve milli beşinci nesil savaş uçağı KAAN'ın ilk parçasına 'kalorifer peteği' diyen zihniyet Tayfun Blok-4'ü de karalama kampanyası başlattı. Türk savunma sanayiinin yeni gözbebeği hipersonik füze için kimileri 'teneke, maket' derken, kimileri de 'havucu yeşile boyamışlar' diyerek yerli ve millî atılımları karalamaya çalıştı."
10 metre uzunluğunda, 7,2 ton ağırlığındaki Tayfun Blok-4 hipersonik füzesi için "10 metre soba borusu" diyenler mi istersiniz; "Havucu yeşile boyamışlar" diyenler mi; "Bütün troller savunma sanayiini övücü paylaşımlar yapmaya başlamışlar, da durun bir düşünün. Bunların bize faydası ne Karnımız mı doyuyor Refahımız mı artıyor Neyi düzeltip, güzelleştiriyor bunlar Cevap mı, hiçbir şeyi!!!" diye söylenenler mi; "Prototip bu, devamı nerede Altay tankına ne oldu Piyade tüfeğini bile yapamadık, ne hipersoniği" diye çemkirenler mi; "Hikâye işler, kimse inanmıyor artık" diye kelâm edenler mi; "Hipersonik filan değil, geç" diye hissî çıkarım yapanlar mı… Ne isterseniz var.
Bunlar bir zahmet Millî Savunma Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri ve Bakanlık Sözcüsü Tuğamiral Zeki Aktürk'ü dinleme zahmetine katlansalar yukarıdaki üç konunun Türkiye, bölge ülkeleri ve nihayet dünya için ne büyük önemi haiz olduğunu bir ölçüde belki de anlayabilirlerdi.Türkiye'nin Millî Savunma konusundaki gücünü küçümseyenlere acımaktan başka bir his gelmiyor içimizden…
Tavana değil verilere bakmak lazımAnglosaksonlar veriye dayanmayan, tahminlerden yola çıkılarak oluşturulan ifadelerin 'Ceiling Watching' (gözü tavana dikme) dedikleri yöntemle oluştuğunu ileri sürerler. Yani herhangi bir konuda verilere değil tahminlere dayanarak gözü tavana dikip, 'olsa olsa bu şöyledir' diye akıl yürütenleri kastederler.
Ekonomik durum konusunda da ülkemizde bu şekilde davrananların sayısı az değildir. Özellikle hükümeti eleştirmek adına 'battık bittik' yaklaşımı sergileyenler tüm ekonomik göstergelerin negatif yorumlanması gerektiğini ifade etmekten çekinmezler. "Enflasyon aldı başını gidiyor", "Geçim sıkıntısı üst seviyede", "Hayat pahalılığı dayanılmaz", "Bizden hiçbir şey olmaz" gibi tespitlere sıklıkla rastlarız.
Bankacılık dışı finans sektörünü temsil eden Finansal Kurumlar Birliği (FKB), yukarıda belirttiğimiz yöntemi değil veriyi araştırmayı tercih eden kurumlardan biri. İstanbul Üniversitesiile birlikte geliştirdikleri 'Finansal Kurumlar Birliği Ekonomik Görünüm Endeksi'nin (FKB-EGE) temmuz ayı bültenini yayınlamışlar.
FKB'nin,haziranayı endeksi ve temmuz ayı beklenti anketi verilerinde;orta-uzun vadede uygulanan para politikası duruşunun, enflasyon beklentilerine yansıdığı ve enflasyon beklentilerinin azaldığı gözlemlenmiş.