Yerel çizginin gücü

Yerel çizginin gücü

Ali Osman Aydın

TRT Çocuk kanalının çocuklara matematiği sevdiren çizgi dizisi Pırıl yeni bir filmle vizyona girmiş. Film, 2025'in en iyi açılış yapan animasyon filmi olmuş.

TRT Çocuk ekranlarında markalaşmış tek isim Pırıl değil. Rafadan Tayfa, Kaptan Pengu ve Arkadaşları gibi yapımlar ekranlarda olduğu gibi beyaz perdede de dikkate değer işler çıkarıyorlar.

TRT Çocuk, çocuk kültürü üzerinde uzun yıllardır hüküm süren Pixar, Walt Disney gibi dev firmaların yabancı tekelini kırdı. Artık ülkenin en çok izlenen animasyon filmleri Amerikan menşeili yapımlar değil, Türk yapımı animasyonlar…

Rafadan Tayfa: Kapadokya filmi tam 2 milyon 300 bin seyirciye ulaşmış. Film 389 milyon TL gişe yapmış. Rafadan Tayfa: Hayrimatör ise 306 milyon TL gişe yapmış.

Mukayese etmeniz için şu bilgiyi vereyim: Aynı yıl (2024) gösterime giren ve yılın en çok izlenen filmlerinden olan Kolpaçino 4 4'lük ise 242 milyon TL'de kalmış.

Bunlar inanılmaz yüksek gişeler. Ve TRT Çocuk giderek çıtayı yükseğe çıkarıyor.

TRT Çocuk ve ürettiği çizgi markaların yükselişinin kültürel olarak ne anlam ifade ettiği ile ilgili daha önce yazdığım bir yazıdan bugün de güncelliğini koruyan şu bölümü sizlerle paylaşmak istiyorum.

"Şöyle bir geriye dönüyorum ve çocukluğumuzda neler izlediğimizi hatırlamaya çalışıyorum. Uçan Kaz izlerdik mesela. İlk bölümde incil ve kilise teması seyircinin gözüne sokacak kadar yoğun işlenmişti. He – Man, iblisler ve büyücülerle dolu mitolojik bir dünyayı anlatıyordu. Voltran'da yüksek teknolojiyle fantezi iç içe geçiyor ve dünya kötülerden kurtarılıyordu. Gerçek üstü imgelerle dolu Kayıp Dünyalar'da Spartacus, Bob ve Rebeca gizemli bir şehri arıyorlardı. Bir western dizisi olan Red Kit ile Bay Amerika'nın maceralarına şahit oluyorduk. Gölgesinden bile hızlı kullandığı silahıyla kötü adamları haklayan Red Kit ile coşuyor, 'yetersizlik' hisleri içinde 'Bay Amerika'nın yenilmezliğine her bölümde tekrar tekrar ikna oluyorduk.
Ninja Kaplumbağalar bir efsane gibi esmişti. Kaplumbağaların her biri Rönesans'ın simge şahsiyetlerinden birinin ismini taşıyor ve pizza yiyordu. Sinan'ı, Baki'yi tanımayan bizim sokağın yamalı pantolon giyen çocukları bir çırpıda Rönesans sanatçılarını sayar olmuşlardı.
Bunlar ve daha nicesi 80'lerde TRT vasıtasıyla çocuklarla buluşmuştu. Kaç kuşağın yetişmesinde, zihin ve duygularının şekillenmesinde etkili olmuştur bu filmler Allah bilir. Bu filmler genelde Amerikalı, Avrupalı ya da Japon yapımcılara aitti.
Fakat Japon yapımları da dahil hemen hepsi mimarisinden aile yapısına kadar Batı'lı bir yaşam tarzını görselleştiriyorlardı. Bu çizgi filmlerin hepsinin mesaj olarak sakıncalı olduğunu söylemiyorum elbette ama tek yönlü yayın politikasının parçası oldukları açıktı. Bu ülkenin çocukları olarak bizler, içinde kendi kültür dünyamızın olduğu tek bir çizgi film bile izleyemiyorduk.
Cemil Meriç harika bir benzetmeyle Cumhuriyet dönemi aydınları için "Türkçe konuşan Fransızlardık" demişti. Biz de "Türkçe konuşan Amerikalılar" olmuştuk.
Çoğumuz köyde doğmuş ebeveynlerin çocuklarıydık. Merkezden uzakta, kentin periferisinde yaşıyorduk. Sıvasız evlerde oturuyor, yer sofrasında yemek yiyor, ama kültürel propagandadan dolayı, bir Amerikalı gibi bakıyor ve düşünüyorduk. Olmak istediğimiz, muhayyilemizde dönüp duran figürlerin hemen hepsi yabancı bir dünyanın çizgilerini taşıyordu. Çizgi film seviyesini aşan ergenler için Rambo ve Rocky'ler sırada bekliyordu. Okulda da kültürümüzden utanmamızı gerektirecek şeyler öğretildiği düşünülürse televizyondan yapılan bu kültürel bombardımana karşı hiçbir koruyucuya sahip olmadığımız kolayca anlaşılacaktır.

*
TRT Çocuk bu anlamda "kültürel direnişin" adamakıllı gerçekleştirildiği en önemli mecraların başında geliyor. Başarısı sadece sunduğu kalitede değil, bu kalitenin her geçen gün daha fazla çocuğun dikkatini çekmesinde yatıyor.