Sahibinin sesi gazetecilere sağlam ayar

Sahibinin sesi gazetecilere sağlam ayar

Ali Osman Aydın

Oytun Erbaş'ın Fatih Altaylı, Ece Üner, Cüneyt Özdemir, Özlem Gürses gibi isimleri topa tuttuğu videoyu izledim.

Bence Oytun'un bu tavrı cesurca ve medyadaki çok önemli bir probleme işaret ediyor. Maalesef bu problemin üzerinde yeterince durulmuyor.

Medyada bazı isimler var, bu isimler "gazeteci" kamuflajıyla her gün toplumun kimyasını bozacak şeyler üretiyorlar. Yalan söylüyorlar mesela. Utanma duyguları olmadığı için rezil de olmuyorlar. Panik oluşturuyorlar. Meseleleri çarpıtıyorlar. İyi şeyleri kasten kötülüyorlar ki, bu bence çok ama çok çirkin bir şey.

TUSAŞ'ın KAAN'a dair ürettiği ilk malzemenin görüntüleri sosyal medyada paylaşılınca bazı gazeteci kılıklıların nasıl alay ettiklerini hatırlıyorum.

Siz milyarlarca dolar yatırım yapıyorsunuz, binlerce mühendis-personel çalıştırıyorsunuz, gecenizi gündüzünüze katıyorsunuz Gazeteci adında birileri çıkıp, oturdukları yerden bununla alay ediyorlar. Yapılan işi, verilen emeği, ortaya çıkan şeyi aşağılıyorlar. Ve insanları da aynı şeyi yapmaya teşvik ediyorlar. Ülkesini seven insanlar için bunlar kabul edilemez şeyler!

Deprem bölgesine gidiyorlar, "AFAD enkaz altındakilerin çıkarılmasına izin vermiyor" diye yayınlar yapıyorlar. Etkileşimi aldıktan sonra da "pardon" diyorlar.

Depremde enkaz kaldırma çalışmaları sürerken "Baraj yıkıldı" yalanı atıp, kitlesel bir panik oluşturuyor, sonra "pardon" diyorlar.

KAAN'ın pistteki ilk gidişi için, "motorla mı gidiyor, yoksa tekerleklerine motor mu koymuşlar" diyordu Altaylı, KAAN'ın üzerinde de vileda sopası olduğunu söylüyordu müstehsi bir şekilde. Bu konuda kendisini eleştirenlere de "aptal" diyordu.

Hayır hayır! Bu yapılan gazetecilik falan değil.

Altaylı ve benzerleri, bunlar gazeteci değiller. Yaptıkları provokatörlük! Açıkça provokasyon yapıyorlar. Halkı kışkırtmaya, insanları psikolojik yıkıma uğratmaya çalışıyorlar. Etki ajanlığı yapıyorlar

Bunların gece gündüz devam eden propagandaları yüzünden, varolan sorunları büyüten gençler ülkelerinden nefret eder hale geldiler.

Oytun Erbaş gibilere duydukları husumetin altında yatanın ne olduğunu söyleyeyim size. Erbaş, "Bu hükümet olmasaydı Anadolu çocukları bilim adamı olamazdı" demiş vakti zamanında.Altaylı ve Ece Üner gibi fanatik tiplerin bu tür ifadeleri hazmetmeleri, Türkiye'de olup biten herhangi bir güzel işi sindirmeleri mümkün mü Hızla düşman kesilmişler Erbaş'a.

İşin bir başka boyutu da şu ki, bu insanlar yaptıkları provokatörlükten para kazanıyorlar. Hem de inanılmaz yüksek paralar. İnsanları ülkeden nefret ettirerek son derece lüks hayatlar yaşıyorlar.

Altaylı ile ilgili Oytun Erbaş'ın söylediklerine kulak verelim:

"İnsan hakları derneği başkanı bir hanım için, 'gördüğüm yerde cinsel tacizde bulunmazsam namerdim' diyen, topluma cinsel tacizi tavsiye eden bir insan sevgili Fatih!

Çok korkunç bir adam bu Fatih! Psikiyatri tedavisi almalı, ilaçlık bir adam bu! Bu şekilde laflar eden bir adamın cezai ehliyeti olamaz. Birçok yeri aramıştır benim için, bir sürü yetkiliyi.. Görevimden alınmam için.. Bunu yapan ikinci isim de Ahmet Hakan'dır. 'Yok edin, görevine son verin' demişler, çünkü ben onların işine gelmiyorum. Çok tehlikeli insanlar bunlar. Bunlar Türkiye'nin beka sorunudurlar. "

Eğer Oytun Erbaş'ın söyledikleri doğruysa bunlar göründüklerinden de kötü insanlar! Bir insanı görevinden aldırmak için uğraşmak, hele ki, Oytun Erbaş gibi bilimsel çalışmalar yapan biri için böyle bir kulis faaliyeti yapmak tam bir canavarlık.

Bu şahısları beka sorunuymuş gibi lanse etmek, fazla ciddiye almak olur ki, doğru olmaz bence. Ama "zihniyet" olarak bu zihniyetin beka sorunu olduğu konusunda Erbaş'la aynı fikirdeyim. KAAN'la ve arkasında harıl harıl işleyen ekosistemle alay eden onu aşağılayan bir güruh, evet beka sorunudur!