Okuryazarlar nerede
ALİ OSMAN AYDIN
Tarihi Rami Kışlası, uzun süre toptan gıda satış yeri olarak hizmet vermişti. Talebe iken otobüsle yanında geçerken o köhne, karmaşık manzarayı izlemek zorunda kalırdık. Çok sonra 2. Mahmud'un orada Asakiri Mansurei Muhammediye askerlerine bizzat atış talimi yaptırdığını okuduğumda, o manzara beni daha da üzmüştü.
Neyse ki iki yıl önce Kültür Bakanlığı tarafından, çok isabetli bir kararla toptancılar başka bir yere taşınarak, bu tarihi kışla restore edildi ve harika bir kütüphaneye çevrildi. Gidip gördünüz mü bilmiyorum.
Rami Kışlası 36 bin metrekare kapalı, 51 bin metrekare yeşil alana sahip devasa bir yer. Ayrıca 4 bin 200 kişilik oturma kapasitesiyle de "İstanbul'un en büyük kütüphanesi" unvanını elinde bulunduruyor.
Konu kütüphaneler olunca istatistikler dikkatimi çekiyor. Kütüphanelere kaç kişi giriyor, ne kadar kitap ödünç alınıyor, bunlar benim için merak konusu. Çünkü bir toplumla ilgili çok önemli bilgiler veriyor bu sayılar.
Tamam, bir toplumda herkesin deliler gibi okuması hiç gerçekçi bir beklenti değil, dahası böylesi bir durum toplum davranışlarına da uygun değil. Toplumda "okuması" gereken kişilerin okuyup okumadığı, okuyorlarsa ne ve ne kadar okudukları daha önemli meselelerdir bana kalırsa.
Yani öğrencin-öğretmenin okuyor mu, akademisyenin okuyor mu Toplumun yükseköğrenim sahibi insanları okuyor mu Mühim olan budur! Herkesi okuryazar yapmak zannedildiği gibi gerekli bir hedef değil bence. Bakmayın okuryazarlık oranları üzerinden Osmanlı'yı gömüp, erken cumhuriyet dönemi politikalarını göklere çıkaranlara.
Herkesin okur yazar olması yani eğitimin yatay eksende ilerlemesi zannedildiği gibi hayat kurtarıcı bir şey olsaydı Türkiye şu an sosyal bir türbülans yaşıyor olmazdı.
TÜİK verilerine göre; Türkiye'de okuma yazma bilen oranı 97,6. Üniversite mezunlarının oranıysa 24,6.
Yani neresinden baksanız 20 milyon insan demek bu. Hollanda nüfusundan fazla Bunun asgari 10'u İstanbul'da olsa, 2 milyon insan demek!
Siz Türkiye'ye baktığınızda okuryazar oranı Arş'a çıkmış bir toplum görüyor musunuz Hani okuryazar olmak gelişmişliğin yegâne kıstasıydı Hani okuma yazma oranı bugünkü kadar olmayan atalarımız cahil cühela insanlardı!
1950'lerde Türkiye'de okuryazarlık oranı taş çatlasın 30'u biraz aşmıştı. 1950'lerde mi cemiyet daha güvenilir ve huzurludur sizce, yoksa bugünün cemiyeti mi Normal şartlarda bu kadar eğitimli insanın olduğu bir toplumda insanların birbirlerine daha saygılı olmaları gerekmez mi Demek ki bu şekilde bir okuryazar takıntısının hiçbir anlamı yok.
Amacım okuryazar kritiği yapmak değildi ama mesele mecburen buraya geldi. Ben aslında Rami Kütüphanesinin bazı istatistiklerini paylaşmak istemiştim. Çünkü açıklanan sayılara göre iki yıl içinde Rami Kütüphanesi toplam 6 milyon "ziyaretçiyi" ağırlamış. Bu "ziyaretçi" ifadesinden de hiç hoşlanmıyorum konu kütüphane olunca. Ama yine de bu çok büyük bir sayı. Neredeyse Ankara nüfusu kadar okuyan insan!