Keyfi Şiddet

Keyfi şiddet bizi bir bir eksiltiyor! Mart ayında taksici Oğuz Erge keyfi bir şekilde öldürülmüştü. Geçen hafta okul müdürü İbrahim Oktugan sudan bir bahane ile makamında öldürüldü. Birkaç gün önce de Balıkesir'de kuryelik yapan Ata Emre Akman bıçaklanarak öldürüldü.

Gece yarısı sipariş bıraktığı evden çıktığında katili ile karşılaştı, yirmi yaşındaki Ata Emre. Tek suçu, o an orada olmaktı! Psikopat, tartışma gereği bile duymadan onu tam yirmi beş kere her yerinden bıçakladı.

Bu yüzden keyfi şiddet diyorum. Çünkü görünür bir nedeni yok! Taraflar birbirini tanımıyor bile. Hatta katil maktulü cinayetten 30 saniye önce görüyor. Ve bu yetiyor
Bu yetiyor çünkü katil için bir neden olması, tartışması, arada alıp veremediği bir şey olması gerekmiyor. Yaşaması yetiyor Ata'nın, ölümü hak etmek için.
Katil ilk suçunu on dört yaşında işlemiş biri. 17 yaşına gelene kadar altı yaralama suçu işlemiş. Benzer örnekleri çok görüyoruz. Altı, sekiz, on yaralama suçundan hüküm giymiş kişiler, ellerini kollarını sallayıp aramızda dolaşarak suç skorlarını artırıyorlar.
Ata'nın annesinin harika bir tespiti var. Ki bence bütün olayı da özetliyor. Diyor ki: "Bu katil, Türk adalet sisteminin kademeli olarak yetiştirdiği bir katildir." Hanımefendi tamamen haklı.
Suçluyu rehabilite etmeye odaklandığı için suçsuzun hakkını sormayı göz ardı eden bir adalet sistemi bu virüsleri besleyip besleyip toplumun üzerine salıyor. Faturayı bu ülkenin temiz, namuslu, yasalara saygılı vatandaşları hayatlarıyla ödüyor.
Canı sıkkın olan bir cani, sırf canı sıkkın diye sizi öldürebilir. Çocuğunuzu, anne ya da babanızı Hatta gözlerinizin önünde de yapabilir bunu.
Schindler'in Listesi filminde Alman subay Amon, sabahları uyandığında, esir kampının avlusuna bakan balkona çıkarak; yürüyen, işini yapan insanlar arasından rastgele seçtiğini birini vuruyordu. Tamamen canı öyle istediği için!
Hukuksuzluğun alıp başını gittiği bu toplumda biz de aşağı yukarı bu durumu yaşıyoruz. Daha önce çok defa yazdım: "Sıramızı bekliyoruz", dedim. Bu bence çok önemli. Farkında olarak ya da olmayarak, hepimiz sıramızı bekliyoruz!
Keyfi şiddet bizi veya yakınlarımızı apansız, beklenmedik bir anda yakalayabilir.
Ondan korunmanın makul bir yolu görünmüyor. Biz de Amon'un öldürdüğü esirler gibi bir kampın; psikopatlarla doldurulmuş modern bir kampın içindeyiz, aslına bakarsanız!
İdam cezası gelsin diyenleri anlıyorum. Haklılar. İdam cezası, öldürmeyi kafasına koymuş bir ruh hastası için caydırıcı olmayabilir. Fakat idam, sadece caydırıcı olsun diye istenmiyor. Basit ve insan gerçeğiyle örtüşen bir nedeni var bunun: İntikam almak. Bundan daha doğal ne olabilir
Evladınızı öldüren birinin yaşamasını istemezsiniz Sizin evladınız toprak altında yatıyorken, neden onun katili; günde üç öğün yiyip içerek ve kahkahalarla gülerek yıllarca yaşasın ki Burada bir saçmalık olduğunu görmek ortalama bir zeka için zor olmasa gerek.
Bu noktayı görmezden gelerek katili ıslah etme peşinde koşan idam karşıtlarını anlayamıyorum!
İnsan öldürmenin nasıl eşit ağırlıkta bir bedeli olmaz Hayır! 20 yıl da olsa, -hadi verilmiyor ama- müebbet hapis bile olsa, bu ceza katilin neden olduğu suçun yanında hiçbir şey! Çünkü hala yaşıyor!
Mustafa Kasadar'ın oğlu, nedensiz yere öldürülüp, parçalara ayrılarak bir dolaba saklanmıştı, hatırlarsanız! Kasadar'ın oğlu toprak altında, ama onu parçalara ayıran cani hayatta! Hapishanede de olsa yaşıyor.
Neymiş
Islah olacakmış.
Neden
Kendinizi Mustafa Kasadar'ın, Ata Emre'nin ebeveynlerinin, Oğuz Erge'nin çocuklarının yerine koyduğunuzda siz de aynı soruyu sorarsınız doğal olarak.