Gazze'nin Çakma Kahramanları!
Gazze'nin Çakma Kahramanları!
ALİ OSMAN AYDIN
Gazze meselesi üzerinden yükselen çok rahatsız edici, son derece kibirli bir üslup var artık. Siz de farkındasınızdır.
Birileri çıkıyor ve sabah akşam, Gazze'de yaşanan zulmü öne sürerek ümmete, yani bu çağın Müslümanlarına hakaret etmeyi kendine vazife ediniyor. Konuşmalarının iki cümlesinden biri neredeyse daima Müslümanları küçümsemeye, aşağılamaya, yetersiz göstermeye ayarlı.
Gazze artık bu insanların elinde sadece bir insanlık meselesi değil; ümmete hakaret etmenin, kendilerini diğer "sıradan" Müslümanlardan üstün göstermenin kullanışlı bir aracı. Gazze ambalajı sayesinde, başka türlü asla sineye çekilmeyecek bir dil, bir üslup, bir tahkir düzeni her gün medyada dolaşıma giriyor. Çünkü sözde Gazze katliamı için konuşuyorlar. Meseleleri kutsal, eleştirmek olur mu
Ama dikkat edin: Gazze için değil, kendileri için konuşuyorlar.
"Ümmet adam olsaydı böyle olmazdı" diyorlar. "Bu Müslümanlardan bir şey çıkmaz" diyorlar. "İsrail, tüm İslam dünyasını tek başına tokatlıyor" diyorlar. Cümlelerin altına bakınca, Siyonizm'den çok Müslümanlarla meseleleri var gibi görünüyor.
Ümmetin "adam" olup olmadığına oturdukları yerden bu arkadaşlar karar veriyorlar. Müslümanlar bu arkadaşların şamar oğlanı gibi. Canları istedikçe tokadı basıyorlar. Öyle hoyratlar ki eleştirirken sanki dışarıdan, başka bir medeniyet dairesinden konuşuyorlar. Ehli gâvurun ettiği hakaret az gelmiş olacak ki, bir de ümmetin içinden çıktığını iddia eden bu "kanaat önderleri" Müslümanlara haddini bildirmeye soyunuyor!
Bunların vaazlarını, sohbetlerini dinleyenler öyle bir hezimet psikolojisine bürünüyorlar ki "bizden bir şey olmaz" nakaratlarını dillerinden düşürmüyorlar.
Bütün bu söylemin altında yatan temel sorun şu: Bu seçkin zümrenin egosu, ümmetle aynı hizaya girmeyi hazmedemiyor. Her cümlelerinde, kendileriyle "basit Müslümanlar"(!) arasındaki -sözde- farkı belirginleştirme telaşı hissediliyor.
Gazze onlar için bu bakımdan bulunmaz bir malzeme. Hem gündemde kalıyorlar hem de kendilerini diğer Müslümanlardan daha cesur, daha atak, daha fedakâr gösterme fırsatı buluyorlar. Gazze onların nezdinde belli ki bir dava değil, bir sahne. Kendilerini alkışlatacakları, öne çıkaracakları, gündeme taşıyacakları bir vitrin. Sanki bu mesele bir tek onların meselesi. Diğer Müslümanlar bir türlü onların gösterdiği feraseti, cesareti, kararlılığı gösteremiyor(!). Herkes korkak, bir tek onlar kahraman!
Ve bu dille öyle konuşuyorlar ki, sonunda siz bile onların suçladığı kitleden daha cesur olduklarına inanmaya başlıyorsunuz! Aslında yaptıkları çok açık: Gazze'yi bir turnusol gibi kullanarak, ümmetten üstün olduklarını ilan ediyorlar.
Bu tavır, aslında çok tanıdık bir zihniyetin ürünü. Başka konularda da örneklerini gördük. Mesela Hz. Hüseyin ve Hz. Ali'yi yücelterek sahabeye düşmanlık edenler var. Onlara göre sahabeye hakaret edebilmenin meşru yolu, bu iki aziz şahsiyeti parlatmaktan geçiyor. Aynı şey burada da geçerli.
Şu gerçeği unutuyorlar: "Ümmet" Napolyon'un 1798'de Mısır'ı işgalinden beri bir istila süreci yaşıyor. 200 yılı aşmış… Şehirleri bombalanmış, çocukları katledilmiş, kadınlarının onuru çiğnenmiş, hafızası dağılmış, geçmişi ve geleceği parçalanmış.