Bu gayret takdir edilmeli

Bu gayret takdir edilmeli

ALİ OSMAN AYDIN

Takip ediyor musunuz bilmiyorum ama Said Alpsoy çok önemli işler yapıyor. Kendisi Youtube üzerinden haftanın belli günleri düzenli olarak yayınlar yapıyor. Daha doğrusu dersler yapıyor İlgi alanı ise genel olarak yakın tarihin kritik, tartışmalı meseleleri. Her programda yakın tarihe dair bir konuyu etraflıca işliyor. İşliyor derken, aklınıza hemen alışıldık usuller gelmesin.

Alışıldık usul, daha çok sunumları yapan kişilerin yorumlarına dayalı oluyor. Bir nevi vaaz gibi Somut bilgiden ziyade sunucunun siyasal görüşüne göre şekillenen, duygusal tonu yüksek, abartılı yorumlar dinlemek zorunda kalıyorsunuz. Tabii böylesine tarih değil propaganda diyoruz biz. Çünkü meselesi anlamak değil, ikna etmeye çalışmak.

Alpsoy bu konuda içeriği tamamen kaynaklara dayandıran zor bir usulü benimsiyor. Bir konuyu mu ele alıyor, o konu hakkında yazılmış kitap ve dergilerin ilgili metinlerini, baskı yılından yayınevi ismine, yazar ve sayfa numarasına kadar vererek, izleyiciyi bilgilendiriyor. Dolayısıyla dinlerken bazı yazar ve kitap isimlerini not alma ihtiyacı hissediyorsunuz.

Yakın tarih gibi, toplumun karpuz gibi ikiye ayrıldığı, insanların bilgilenip düşünmek yerine ezber cümlelerle konuştuğu, bu yüzden holiganvari tarih anlatıcılarını dinlemeyi tercih ettiği bir ortamda Said Alpsoy son derece hakkaniyetli bir duruş sergiliyor bence.

Alpsoy anlatısını, misal olarak, Kemalizm karşıtı yazarlardan iktibaslar yaparak kurmuyor. Bir bakıyorsunuz Sabahattin Selek'ten bir alıntı yapıyor, bir bakıyorsunuz Rıfat Bali'den, bir bakıyorsunuz Doğan Avcıoğlu'ndan, Niyazi Berkes'ten... Bu isimler Atatürkçülüklerinden kuşku duyulmayacak, yazdıkları ile Atatürkçülük anlatısının temellerini atan; Atatürkçü düşüncenin en muteber, en çok referans verilen yazarları.

Alpsoy, söz gelimi, devrimler konusunda bir hususu anlatacağı zaman, benzeri yığınla isim ve kaynaktan iktibaslar yapıyor. Tabii ders içerisinde bu kaynak renkliliği giderek çeşitleniyor. Taraftar görüşlerden muhalif görüşlere kadar skala genişliyor.

İzleyici aynı konu etrafında önce resmi tarihin kalıplaşmış söylemini, ardından birçok yazarın neler yazdığını dinleme, anlama fırsatı buluyor. Bu hakikaten çok önemli bir usul. İkna etmeye değil, anlaşılmasını sağlamaya dönük bir usul Ve tam bizim gibi tembellere göre... Said hoca gibiler olmasa, kaç kişi bir konu hakkında tüm dikkate değer görüşleri öğrenebilmek için kütüphane kütüphane dolaşır. Her şeyden önce çoğu insan o programı izleyene kadar ilgili konu hakkında kimlerin yazdığını bile bilmiyordur.

Bunları yaparak Alpsoy, izleyicilerin masasına, düşünüp bir hükme varmaları için yığınla farklı düşünce ve görüş koyuyor. "Kararınızı bunların tümünü dikkate alarak verin" demek istiyor.

Yakın tarih söz konusu olduğunda daha çok efsane ve hurafelerin yarıştığı bir memlekette, bu yaklaşım olabilecek en objektif, en adil yaklaşımlardan biri. Keşke herkes işini böyle yapsa!