Bir eylemin anatomisi

Bir eylemin anatomisi

ALİ OSMAN AYDIN

Sidney'in bir plajında Hanuka Bayramı nedeniyle eğlenen insanlara ateş açıldı.

Saldırıda 15 sivil hayatını kaybetti, onlarca kişi de yaralandı.

Saldırı esnasında Al Ahmet adında bir Müslüman ansızın ortaya çıkarak saldırganlardan birinin silahını elinden aldı.

Son derece soğukkanlıydı.

Son derece cesurdu.

Ve besbelli ki kalbi merhametle doluydu.

Hatta, kuzeni Jozay Alkanj'a, saldırı sırasında hayatını kaybedebileceğini söyleyerek, "Ölüme gidiyorum, lütfen aileme söyleyin, insanları kurtarmak için harekete geçtim" demişti.

İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, saldırıdan sonra yaptığı ilk konuşmalarda Ahmed al-Ahmed'i "Yahudi kahraman" olarak nitelendirdi. Sonradan saldırganı etkisiz hâle getiren kişiyi Yahudi zannettiğini belirterek, ifadesini düzeltti ve yarım ağız da olsa Ahmed'in Müslüman olduğunu söyledi.

Ahmed Yahudi zannedildiğinde, kahramanı doğrudan "dini" kimliği üzerinden (Yani Yahudi olmasından dolayı) gündem yapan İsrail basınının önemli bir kısmı sonrasında Ahmet'in Müslüman olmasından hiç bahsetmedi.

"43 yaşında, Sidney'de yaşayan bir manav/seyyar satıcı olduğu belirtiliyor." Ahmet'i bu düz cümlelerle tasvir ettiler haberlerinde.

Şayet kahraman gerçekten bir Yahudi olsaydı, siyaset başta olmak üzere bütün dünya "silahsız sivilleri teröristlerin elinden kurtaran kahraman Yahudi adamı" konuşuyor olurdu.

O zaman kurtarma bireysel bir eylem olmaktan çıkar ve Yahudi kimliğinin bir parçasına dönüştürülürdü.

(Netanyahu sık sık kendilerinin Batı medeniyetinin savunucusu olduklarını ifade etmiyor muydu)

Netanyahu ve Herzog bu "kahraman Yahudi"yi iç ve dış siyasette kendi kimlikçi retoriklerinin bir parçası haline getirerek siyasal istismara girişirlerdi.

Kurtarıcı Yahudi imgesiyle önce Yahudilere sonra İsrail'in soykırımcı politikalarına karşı olan tüm dünya haklarına gözdağı verirlerdi.

Yani, bizim Ahmet öyle kritik bir hamle yaptı ki Netanyahu ve Siyonist lobinin elinden en güçlü silahını aldı. Siyonist mahfillerin "görüyorsunuz kimlikler çatışıyor, Müslümanlar tehdit, Yahudiler hedef" anlatısı çöktü.

"Bakın, bir Müslüman Yahudilerin hayatını kurtardı" diyemediler ama

Gazze'de öldürülen Müslümanlara karşılık, bir Müslümanın Yahudileri ölümden kurtardığını tüm dünyanın görmesini de izlemek zorunda kaldılar.

Bütün bunları sen başardın.

Sağ ol, var ol Al Ahmet…

*

Sidney saldırısı, saldırı da kullanılan kişilerin profesyonellikleri, saldırının zamanlaması ve tecrübe eylemin kurgusallığıyla ilgili güçlü bir kanaat oluşturuyor. Zamanlaması ve sonuçları itibarıyla, saldırının en çok İsrail hükümetinin politik söylemine hizmet ettiği açık.

Çünkü İsrail hükümeti bu tip eylemlerle dünyada yükselen antisemitik duyguları yönetme imkânı buluyor.

Sadece bunu değil, Gazze'de işlediği suçları da bu tip eylemlerle görünmez kılmaya çalışıyor.

Sidney saldırısı basında kıyamet kopmuşçasına panik oluşturduktan sadece birkaç saat sonra Gazze'nin farklı bölgelerine hava saldırıları düzenlendi mesela. Onlarca, belki yüzlerce masum insan şehit oldu.

Ama ne manşet atıldı bu saldırılar hakkında, ne de yorumcular ekranlara doluşturlar.

15 Yahudi'nin öldürülmesi "korkunç bir nefret suçu" ama 100 bine yakın silahsız Gazze'linin sistematik bir biçimde öldürülmesi Orta Doğu'da barışı tesis etme girişimi!

Artık Gazze'de öldürülen insanlar gündem bile olamıyorlar. Sidney'e oluşan infial duygusu, Gazze de yerini olağanlığa bırakıyor.

"Canım bir Orta Doğulu niçin yaşar ki, bir İsrailli tarafından öldürülmek için değil mi!"