Başkasının Rüyasında Yaşamak
Başkasının Rüyasında Yaşamak
Ali Osman Aydın
İngiliz ağır sıklet boksörü Tyson Fury ile Ukraynalı Usyk'in geçen yıl yaptıkları boks maçını birkaç gün önce tekrar izliyordum. Boksörler köşelerine gittiğinde çalan müziğe dikkat ettim. Bu, "Gonna Fly Now"idi.
Sabah koşuya çıkan Rocky, henüz kurulmakta olan pazarın içinden geçerken arkada çalan, çaldıkça da ilham veren o harika müzikti bu.
Rocky ve onun meydan okuyucu müziği, sadece sinema spor tarihinde de bir dönüm noktasıdır. Unvan sahibi bir çok boksör bu filmi izledikten sonra boks yapmaya karar vermiştir.
Modern toplumda sinemanın-sanatın etkisini küçümsemek yanılgıdır.
"İsa'nın Çilesi" filminde İsa peygamberi canlandıran Jim Caviezel, 80'lerde bir ergenken, Tony Scott imzalı Top Gun filmini izledikten sonra soluğu deniz kuvvetlerinin kapısında aldığını söylemişti bir röportajında.
Bana öyle geliyor ki günümüz dünyasında, bir meseleyi insanlar kavrasın istiyorsanız, onu sinemayla anlatmak zorundasınız.
Bugün boks denilince insanların aklına Rocky'nin gelmesi bundan.
Cezaevi denilince Esaretin Bedeli'ni hatırlıyoruz mesela.
Mafya, kafamızda Michael Corleone'nin ağır ve soğukkanlı imgesiyle canlanıyor.
Böyle bakınca, bu ülke insanlarının, hassaten Müslümanların dertlerini ete kemiğe büründürecek bir sinemalarının olmadığını söylemek zorundayız. Siyasal temsilleri var ama sanatsal temsilleri yok!
Şu topraklardaki bin yıllık hikâyemiz bir yana Geride bıraktığımız son yüzyılın acıları, dönüşümleri, kırılmaları sanata yansımış değil.
Dersim ile Zilan Deresi'nde yaşanan o içler acısı olaylar ne kadar dokunaklı filmler olurdu değil mi Hemen gözümün önüne 2. Dünya Savaşı'nın vahşetini olanca sarsıcılığıyla gözler önüne seren 'Gel ve Gör, Schindler'in Listesi gibi filmler geliyor
DEVRİMLER
Devrimlerin taşrada, kendi halindeki gariban insanların hissiyatı üzerindeki tesiri ne olmuştu Günlük yaşantıyı nasıl etkilenmişti
Sokağın, köyün, beldenin ve insanların tarihi; resmi tarihin iddia ettikleriyle ne kadar örtüşüyordu acaba Ders kitaplarında afilli duran devrimler kanlı canlı insan yüzlerinde ve beyaz perdede nasıl dururdu, merak ediyorum
İlla dram olması da gerekmiyor filmlerin. Kendisi de Filistinli olan dünyaca ünlü yönetmen Elia Süleiman, Filistin-İsrail meselesini anlattığı "Geride Kalan" filminde sorunun insani yönüne bakan bir iş çıkararak, meseleye başka açılardan da bakılabileceğini göstermişti.
60'larda Müslüman kimliğiyle ön plana çıkan merhum Necmettin Erbakan gibi siyasetçilerin kişisel gayretleri, statüko ile mücadeleleri
O yoksul kampanyalar, cenazelerini bırakarak teşkilat çalışmasına katılan samimi insanlar Nihayet iktidara geliş ve dönüşüm Bütün bu dramatik temalar beyaz perdede güzel durmaz mıydı
Evet, köyden kente göçün hikâyesini Lütfi Akad, Halit Refiğ gibi yönetmenler anlattılar. Ama bunların ne kadarı 'Müslüman' bir aileyi merkeze aldı
Bugün düşündüğümüz anlamda hiçbiri. Akad, geleneksel bir Anadolu ailesini canlandırdı 'Gelin' ve 'Düğün'de. O kadar.
Şöhret olmak için elinde sazı İstanbul'un yolunu tutan ve Haydarpaşa'da düzene meydan okuyan adamın hikayesine aşinayız ama köyünden İstanbul'da İmam Hatip'e okumaya gelmiş adamın ayartıcı bir dünyada maddi-manevi tutunma çabasını bilmiyoruz!