Hadi biraz geyik muhabbeti yapalım. Konu başlığı olarak ta, Altılı masayı alalım. Pardon Yanlış söyledim. Merdiven altı faaliyetleri ile hayalet avcılığını oynayan, HDP'yi saymadım. Onu da sayalım. Bu arkadaşlar devleti yönetmeye talipler. Demokrasi olduğuna göre, Devleti yönetenler seçimle geldiğine göre, Doğal bir durum. Siyaset arenasında boy gösterip, seçime girecekler, Boylarının da ölçüsünü alacaklar. İyi veya kötü yönde. Ama bizim konumuz bu değil. Bizim konumuz bu arkadaşların iktidar olduklarında, Memleketi yönetmeye başladıklarında, Bu kadar fikir ayrılıkları ortadayken nasıl anlaşacakları. Mesela, Damardan ülkücü TÜRK kızı meral Akşener, "Onunla bir kahvehanede çay bile içmeyiz" diyerek kinini. Belirten bir HDP ile nasıl anlaşacak İktidar olduklarında vatanın bölünmez bütünlüğüne inanan bir Akşener ile Ülkeyi bölme parçalama hevesi olan PKK'nın ovadaki kanadı HDP ile Terörle mücadele konusunda nasıl anlaşacak Hadi buraları geçelim. Bir soru soralım; Babacan ile Davutoğlu bakanlıkta kalsalardı. Bu birlikteliğin içinde olurlar mıydı Bence olmazlardı. Onların ayrılışı sadece fesatlık kin üzerinden bir zorundalık gibi oldu. Biraz da emperyalist çevrelerin uzattıkları havuç var tabii. AKP'yi zayıflatıp iktidardan düşürün türünde. Hadi olayın bir diğer tarafına da bir bakalım, Radikal dinci Saadet Partisi ile Kendini laik Atatürkçü olarak tanımlayan, (aslında artık alakaları olmayan)CHP hangi düzlemde, Bir birliktelik oluşturup devleti yönetecekler Yedi bilinmeyenli denklem gibi. Halk dili ile yamalı bohça. Körler sağırlar birbirini ağırlar türünde. Hala bir cumhurbaşkanı adayı konusunda anlaşamadıklarına göre, Yukarıda yazdıklarımız daha bir anlam kazanıyor. Ve en önemli konu; Türkiye Cumhuriyetinin bekasını ilgilendiren terörle mücadele konusu. HDP-PKK özerklik istiyor, kendi bayrağını istiyor, ana dilde eğitim istiyor, Kendi parlamentosunu istiyor, dağdaki PKK'lılar