Uğurcan'ı asın!

Futbolun en acımasız yüzü, kendi değerlerini imha etmeye programlanmış bir yapının gün geçtikçe artarak devam etmesi.Milyon Euro'lara transfer edilen futbol emeklilerini baş tacı yapan anlayış, son yıllarda artarak devam eden ve bu sezon zirveye çıkan yok etme çabasına ve eylemine dönüştü.Geçen sezon Fenerbahçe'de adeta ipten dönen İrfan Can Kahveci, ardından Beşiktaş'ta sadakat timsali Necip Uysal, bu sezon Trabzonspor'da Abdülkadir Ömür ve Galatasaray'da Kerem Aktürkoğlu, bu çabanın çarkları arasında futbol oynamaya çalışmalarının yanı sıra var olmanın en zirve mücadelesini veren isimlerden bir kaçı. Futbolun sosyolojisi ve psikolojisi ile tanımlanamayacak bu nefretin nedeni aldıkları ücretle sınırlı değil tabii ki.Geçmişte taraftar psikolojisinin hısımlıkla tanımlandığı dönemler günümüzde maalesef hasımlığa dönüştü. Bu masumane oyunda hasımlığı tetikleyen saha dışı etkenlerin yanı sıra yapının tamamında oluşan adaletten ve ahlaktan yoksun anlayış maalesef takımlara duyulan öfkenin futbolcular üzerinden dışa vurumu olarak yoğunlaşıyor.vurumu olarak yoğunlaşıyor. Saha zeminini boyayarak çözüm arayan kafa ile adalet sağlaması gerekenlerin adaletsizce kararlar vermesi arasında bir fark yok aslında. Hal böyle olunca da kazanmak için her yolu mübah sayanların kendi aciz yapılarını yok sayarak popülist yaklaşımlarla tribünlere oynaması o tribünleri de takımlarını desteklemek yerine rakibin bireysel oyuncularını linçe yönlendiriyor.Bu kısır döngü içerisinde eski takımlarına karşı oynayan futbolcularda ahlaksızlığı arayanlar ile rakip takımda oynayan futbolculara en mahreminden hakaret etmek de doğal sayılıyor.O oyuncunun futbola kattığı değer, ya da futbol adına ülke için yaptıkları yok sayılarak kitlesel