Ne bileyim ki!...

Trabzonspor, kazanma alışkanlığının zirve yaptığı haftaların son halkasında Alanyaspor'a mağlup oldu. Ligde ve kupada kadro istikrarı yakalamış bir ekip olarak mücadele eden bordo-mavililer kısır olsa da skor olarak da istikrarını koruyarak ligi en azından üçüncü bitirecek bir ivme yakalamıştı.Gelin görün ki lastik erken patladı.Yine kırılma, yine dağılma ve yine hüsran.Ne oldu Visca konuşmadı mı, Abdullah Avcı bağırmadı mıSoyunma odasında o son haftalarda izlemeye alıştığımız temaşa yaşanmadı mıNeydi bu dağınıklığın, savrukluğun sebebiHele yenilen öyle bir gol var ki evlere şenlik.Güneye turistik seyahate gitmiş bir ekip gibi "Hadi bugünde farklı bir şey yapalım" diyerek Alanyaspor ile maç oynayan bir ekip görüntüsündeki bu dağınıklığın nedeni neydiTüm bu soruların gölgesinde kazanmaya daha fazla ihtiyacı olan takım daha konsantre bir oyunla sahada yer aldı ve kazandı.Aslında bir teknik heyet maç öncesinde oyuncunun psikolojik ve fiziksel kapasitesini bilir ve oyun gücünü buna göre şekillendirir fakat belli ki böyle olmamış.Savunmada alan ve adam paylaşımı evlere şenlik, ikinci bölgede temaslı oyundan uzak, hücum bölgesinde çoğalamayan bir takım görüntüsü vardı ve bu takımın böylesine dağınık bir psikoloji ile kazanma şansı olmazdı.Aslında yenilen ikinci gol tüm maçın görüntüsüydü. Takımın pozisyon alması için arkadan arkadaşlarını yönlendiren Uğurcan yerine bu görevi üstlenen Denswil topu en son filelerde gördü. Bundan sonrası bu takım için daha da zor.Psikolojik olarak ligi ikinci plana atma yanlışı devam ederse hedef noktası kupada da sıkıntıya düşülür ki bu herkesin hesabını bozar.Gelecek sezon için kadrodan daha önemli olan güven ortamını inşa etmek zorunda kalan bu takımın, heyecan