Uğurcan'ı sahiplen(eme)mek

Çok da eskileri bilmem ama Ali, Feyyaz, Metin, Rıza, Kadir, Samet, Ulvi, Recep sonrasında Şifo Mehmet'i bulana kadar, önce Trabzonspor merkezli Necmi Perekli sonrasında Ali Kemal Denizci'den, Serdar Bali'ye uzanan, Necdet Ergun ve Mehmet Ekşi ile devam eden serüvenin yeni döneminde Tolga Zengin ile vitrin yapıp, Şenol Güneş ile rekorları kıran bir kulübün taraftarının Trabzon patentli bunca değere rağmen böylesine küçülmesinin bir anlamı var mı

Son üç sezondur Trabzonspor'un Milli kalecisine maç öncesi başlayan ağıza alınmayacak sözleri sarf etmek, bıraktık tarihi Trabzonlularla dolu bir camiaya, hiçbir camiaya yakışmazdı, yakışmadı da...

'Ahmet Dursun Seba gitsin' pankartı açarak merhum Süleyman Seba'ya olmadık hakaretleri yapan camianın uzantısından Seba öldüğünde eğlencesini iptal eden Trabzonspor camiasının temsilcisi Uğurcan Çakır'a hatır etmesini beklemek hataydı belki de. Maç öncesi kalecisi Mert Günok'a 100. maç plaketi veren Beşiktaş efsanesi Sanlı Sarıalioğlu'nun Trabzonlu oluşundan bihaber Trabzon'a ve Trabzonsporlulara Uğurcan Çakır merkezli onca hakareti yapmanın sağlıklı bir beyin yapısının ürünü olduğu söylenemez.

Sahaya atılan onca yabancı maddeye rağmen konuyu Türkiye Futbol Federasyonuna ihale eden hakem triosu tek bir anons yaptırmadan tereyağından kıl çeker gibi maçı sonlandırdı. Konu Türkiye Futbol Federasyonu'na ihale edildi de federasyon ne yapacak Bilmem hangi tribünün, bilmem hangi bloğunu bir veya iki maç bloke edecek, işi kapanacak. Milli takımın değeri Uğurcan Çakır'ı değer olarak sahiplenemeyen Şenol Güneş'in duygu karmaşasında tepkisiz kalmasını bir kenara koyarsak en azından Milli takımdan takım arkadaşı, meslektaşı Mert Günok'tan bir hamle yapmasını beklemek hakkımız olsa gerek. Beşiktaş güzellemesi ile kendi değerine yapılanları yok sayan Şenol Güneş'in duygu karmaşası içinde önemli bir karşılaşmada duygularının esiri olması, kazanılması gereken böylesine önemli bir maçı daha kayıpla kapatmasına neden oldu. Merhum Özkan Sümer'in 'Trabzonspor, büyüklerle sevişerek değil, savaşarak büyük olmuştur' söyleminden yola çıkarsak, kulübeye mahkum olmak Trabzonspor'un efsanesine yakışmadı. Karmaşık duygular içinde çıktığın Beşiktaş karşısında öne geçmene rağmen takım savunmasında çaresiz kaldın, yetmedi ikinci bölgede refakatçi oyuncularını benim gibi izledin. Bu da yetmedi çare üretmek adına tek bir hamle yapmadın, yaptıklarında da geç kaldın. Sadece senin açıklarından hücum gücü yüksek görünen bir takıma karşı, maçtır kazanır kaybedersin, iyi oynar, kötü oynarsın. Teknik anlamda eksiklerini giderir, oyuncu alıp eksiklerini tamamlarsın Yapmadığın ve yapamadığın her iş için eyvallah sözüm yok da Uğurcan'ı sahiplenememenin geçerli bir nedeni var mı, onu merak ediyorum