Türk Milli Takımı gruptan ikinci çıkıp en iyiler arasına girmek için şansını kasım ayına bırakmamakta kararlıydı. Bu kararlılığını da Kocaeli'deki muhteşem taraftar desteği ile ortaya koydu. Montella'nın geçiş oyununu konusunda iyi olan rakibi karşısında Orkun Kökçü'nün yerine İsmail Yüksek ile başlaması ikinci bölgede rakibin çıkışlarını önleme adına önemli bir hamleydi. İsmail'in katılımıyla Merih, Abdülkerim ve Mert Müldür ile dörtlü savunma anlayışını sağlıklı yapabilme adına doğru bir hamleydi. Takım savunmasında birinci bölgeyi beşli blokla savunan Gürcistan'ın, topu kazandığında ikinci bölgede beşli atak organizasyonları ile önde çoğalarak hücum organizasyonları yapma isteği bizim çocukların ön alan baskısı ve yüksek pas bağlantıları ile saman alevi gibi oldu. İki takımın da sonuç odaklı oyunu ve önde oynama isteği ikinci bölgede temaslı oyunu kaçınılmaz kıldı. Beraberliğin bile avantaj sayılacağı bu maçta sabırlı oynaması beklenen Türk Milli Takımı, aksine topun kendisinde kalmasına dikkat ederek ön alan baskısı ile rakibine geriden atak başlatma fırsatı vermedi. Öncelikli olarak oyunu iki yönlü oynayan Hakan'ın organizatörlüğünde Arda, Kenan ve Yunus ile pas bağlantılarını doğru yaparak ön alan baskısı ile Gürcistan'ın planlarını bozup savunma arkasına atılan toplarla sonuca gitmeye çalışan bizim çocuklar Kenan ile golü de böyle buldu. Sonrası mı Sonrası aynı oyun disiplini, aynı güçlü oyun ve adeta mekanikleşen pas bağlantılarının sağlıklı yapılması sonucu bizim çocuklar farka koştu. Oyuncu bütünlüğünden sonra düşünce bütünlüğünü de sağlayan Türk Milli takım oyun bütünlüğünü de tamamlayarak güçlü bir takım olduğunu gösterdi. Bizim çocuklar yaptıkları işi doğru yaptığı gibi işlerine duygularını da katıyor. Bu çocuklar Montella'ya inanıyor ve yaptıkları işten de keyif alıyor. Hariçten gazel okumaya gerek yok.