Trabzonspor cephesinden kimse bu maça deplasman muhabbeti yapmasın. Adı deplasman ama Trabzonspor, taraftarının ezici üstünlüğü ile bir maç oynadı. Yetmedi, oyunun hemen başlarında rakibin eksik kalması ile sahada sayısal üstünlüğü de ele alan Trabzonspor, gel gör ki özellikle ilk yarıda ne oyunda ne de skorda üstünlüğü bir türlü yakalayamadı. Batagov'un dönmesine rağmen Okay ile oluşan ikilinin çok da sağlıklı olduğunu söyleyemeyiz. Savunmada adam ve alan paylaşımında yaşanan sıkıntılar uzatma dakikalarında bedeli ağır ödüyordu.. Birde buna savunma arkasına atılan toplarda Zubkov ile özellikle Augusto'nun bencilliğini eklersek Trabzonspor için işler hiç te istediği gibi gitmedi. İkinci bölgede Oulai'nin topla oynama arzusu, bu bölgede savunma görevindeki Folcarelli'nin yalnız kalması, Augusto'nun Onuachu'nun önüne geçme isteği Başakşehir takımının organizasyonlarına yardımcı olan oyun şablonuydu. İkinci yarıda özellikle ön alanda çoğalan ve kenar organizasyonları ile kapanan Başakşehir savunmasını aşmaya çalışan Trabzonspor, rakip kale alanı önüne kadar gidebilse de duruş pozisyonlarının yanlışlığından sonuç üretmekte sıkıntı yaşadı. İlk yarıdaki savruk ve savunma içgüdüsünün üst düzey olduğu anlayışı ikinci yarıda terk eden, Onuachu'yu pivot santrafor olarak önde tutup, çevresini sürpriz çıkışlarla destekleyen Trabzonspor'da, oyun disiplini de sağlanınca önce oyunda sonrasında da skorda üstünlüğü ele geçirdi Her maç böyle geçmez. Fatih Tekke'nin Trabzonspor'unun takım bütünlüğünü sağlayıp kompakt ve geçiş oyununu sağlıklı yapacak organizasyona ihtiyacı var. Bu organizasyonda beşe ikilerle sağlanmaz. Bütün pozisyonları VAR'a havele eden hakem Halil Umut Meler ilk yarıda sarı kart göstermek için akan oyunu durdurması maç boyunca kendi inisiyatifiyle verdiği tek karardı. O da yanlıştı.

24