Anadolu'nun dört bir yanında bizim çocukları bağrına basan illerden sonra Bursa'da da büyük bir sevgi seliyle karşılanan Türk Milli Takımı'nın oluşturduğu sinerji bir yana, statların modernizasyonu da göz önüne alındığında Türkiye'nin üst düzey futbol organizasyonlarına ev sahipliği yapacak kapasitede olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Büyük bir coşkuyla karşılanan Ay-yıldızlı milliler Bulgaristan karşısında oyuna farklı bir formasyonla başlarken savunmada Abdülkerim, Merih ikilisi önünde kenar beklerinin oyunu iki yönlü oynamasının avantajı ile özellikle ilk yarıda 2-4-4 dizilişiyle ikinci ve üçüncü bölgede set oyununda pas bağlantılarını doğru yapıp, topun kendisinde kalmasına dikkat ederek sonuç üretmeye çalıştı. İlk yarıyı önde kapatan milliler ikinci yarıda üçlü savunmaya dönerken ikinci yarıda Arda'nın üretkenlikten uzak olmasının dezavantajını yaşadı. Hakan Çalhanoğlu merkezli pas oyununda millilerimiz İsmail Yüksek'in ikinci bölgeyi kontrol etmesini de avantaja çevirip özellikle Kenan Yıldız'ın sol kenardan getirdiği toplarda kale alanı içinde Kerem Aktürkoğlu, Arda Güler ikilisiyle ilk yarısı daha aktif, ikinci yarısı temposu düşük gol vuruşu yapması üzerine kurulu hücum organizasyonunu izledik. Topa hakim olmak, yüksek pas bağlantıları ile organize olmak; görüntüsü güzel hareketler, fakat Bulgaristan gibi savunmayı kalabalık tutup kale alanı önünde rakibini karşılayan takımlar karşısında yüksek topu sadece duran toplarda hesaba katmak oyunu da, skoru da kısırlaştıran hareketler. Montella, bu oyun sisteminde ısrarcı olurken yüksek toptan sonuç üretmeyi sadece duran toplara bağlaması ve bu organizasyonlarda da stoperlere bel bağlaması her zaman sonuç almaktan uzak bir anlayış. Türk Milli Takımı hedefine ulaşarak grup ikincisi olmayı garantileyip play-off oynamaya hak kazandı. Fakat unutulmamalı ki coşkudan uzak görünen bu takım liglerin alev aldığı mart ayındaki play-off'lardan çıkmak için futboldan çok daha fazlasına ihtiyaç duyacak.

15