İP'inden SP'sine, Prof'una.. Türkiye'ye özgü skandallar!

İyi Parti grup toplantısında, Müsavat Dervişoğlu ilk defa genel başkan olarak konuşma yaptı.

Ne dedi

Hiçbir şey..

Şu cümle Müsavat beyin:

"'Yeni Anayasa' demek abesle iştigaldir ve ancak 'Ekmek bulamıyorsanız Anayasa yiyin' demektir. Hukuk Devletinden anladıkları, darbeciler kadardır. Adil yargılamadan, eşitlikten, hak ve hürriyetlerden anladıkları ise 12 Eylülcüler kadardır. Bugünün sözde sivilleri, dünün cuntasına özenir hale geldiği için millet bitap düşmüştür."

Hem 12 Eylülcüleri darbeci olarak kabul ediyor. Hem de o 12 Eylülcülerin anayasasının değiştirilmesinin istenmesini abesle iştigal olarak yorumluyor. Ve bu ikisini, aynı cümle içinde yapıyor..

Bu kadar açık, bu kadar net, bu kadar keskin bir çelişkiye imza atan bu Müsavat hakkında, bir kelime daha fazla yazarsam.. Kendime saygım kalmaz. Size saygım olmaz..

Geçelim altılı masanın diğer müflis tüccarı Ahmet Davutoğlu'na..

O da, Gelecek Partisi'nin Genel Başkanı olarak kendisini tanıtmasına rağmen, Saadet Partisi grup toplantısında konuşmuş:

"Yerel seçimlerin ardından 1 Nisan sabahında herkes kendi muhasebesini yaptı. En büyük mesaj iktidara olduğu için, en büyük muhasebeyi de iktidarın yapması beklenir."

Partisini kurarken, "tek başına iktidar" diyen, sonra CHP'nin kuyruğuna takılan, şimdi Ak Parti'nin otuz beşte biri bile etmediği ortaya çıkan bu Ahmet Davutoğlu hakkında da, bugün bir cümle daha kurarsam, size saygısızlık etmiş olurum, kendime haksızlık etmiş olurum..

Tayyip Erdoğan'ın yanındakilere, "Milli Görüş gömleğini çıkardınız. Sizinle görüşmeyiz" diyen, ama AK Parti'den istifa edince kıymete binen Gelecek Partisi ile birlikte TBMM'de "grup hüllesi"ne imza atarak, takıyyeninriyakarlığın zirve örneğini sergileyen Saadet Partisi Milletvekili Bülent Kaya da, dün konuşmuş:

"31 Mart seçimlerinde, hükümet başını sandığın kapağına vurdu."

35 oy alan AK Parti'ye, "Başını sandığın kapağına vurdu" diyen Bülent Kaya, kendi partisinin 1 bile oy alamadığı gerçeği karşısında, neresini, nereye vurduğu hususunda bir tanım yapmıyorsa, yapamıyorsa, ve hâlâ CHP listesinden seçime girdiği utancını yaşamaya devam etmek istiyorsa, bu kişinin sözleri hakkında da bir cümle dahi fazla kurmak, size saygısızlıktır..

Siyasileri kısa kestik ama.

Kısa kesemeyeceğimiz, hukukçu geçinen, bir de üstelik profesör etiketi kullanan biri var.

2005 yılındaki Türk Ceza Kanunu'nun sıfırdan yazılması sırasında cinsel suçlar konusundaki düzenlemelerle, bu ülkeye en büyük ihaneti yapan Adem Sözüer..

Şimdi ihanetini, darbecilere destek vererek devam ettirmek istiyor..

Son görev yeri, İstanbul Bilgi Üniversitesi imiş..

DW Türkçe'ye konuşarak, "AİHM'in Osman Kavala'nın yaptığı başvuru sonucunda 10 Aralık 2019 tarihinde verdiği hak ihlali kararını hatırlatmış..

Bu kararda AİHM'in Kavala'nın serbest bırakılmasını istediğini söylemiş..

Tam ifadesini aktarayım, sonra gereksiz yere tartışma çıkmasın:

"O kararlar uygulandığında, Kavala'nın yeniden yargılanması ve serbest bırakılması gerekiyor!"

Senin değil hukuk fakültesi diplomanı, varsa lise ve ilkokul diplomanı bile iptal etmek lazım, Adem efendi..

AİHM'in Osman Kavala ile ilgili kararı, "Suçsuzdur.. Mahkum olmamalı" şeklinde değil..

"Tutuksuz yargılanmalı" şeklinde..

AİHM'in şimdiye kadar hiç vermediği bir kararı imzaladığı itirazımı bir kenara bırakıp hatırlatıyorum:

Tutuksuz yargılamanın istenmesi, kişinin suçsuz olduğu anlamına gelmez..

Bunu bilmez mi, Ceza Hukuku profesörü olduğunu iddia eden adam.

Bilir bilmesine de..

Siz anladınız onu..

Devamını tekrarlamayalım..

Devam ediyor Sözüer:

"AİHM'nin ihlal kararları dikkate alındığında Kavala'yı cebir şiddet kullanarak hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs etmekten dolayı mahkûm etmek mümkün değildir."