Türk milleti olarak ne kadar saf insanlardan müteşekkil bir topluluğuz.
Babası Milliyetçi Hareket Partisi Kurucu Genel Başkanı diye.
Kendisi yıllarca MHP'de siyaset yaptı diye.
Sonrasında yine muhafazakar bir parti konumundaki Ak Parti'de siyasi hayatını sürdürüyor diye.
Tuğrul Türkeş'in, gezi isyancılarının elebaşılarından Osman Kavala'yı cezaevinde ziyaret etmesine, "basit bir empati girişimi.. Kendini başkasının yerine koyma.. Hukuksuzluğa engel olma.. Cezaevindeki kişiyi ziyaret edip, bir de onların ağzından durumun ne olduğunu öğrenme" gibi iyimser bakış açısı ile yorum getirdik.
Ama şimdi yavaş yavaş dökülüyoruz.
Gerçekleri biraz da farkında olmaksızın anlatmaya başlıyoruz.
Adalet Bakanlığı'ndan Osman Kavala'yı ziyaret için izin çıkan Tuğrul Türkeş konuşuyor:
"Oğlum Uğur, Ege Üniversitesi'nde okuyordu. Sonradan bana diyor ki: 'O zaman 'Yapma' dersin diye söylemedim, her akşam eylemlere ben de katıldım.' "
Tezcanlı olmadığımı bilirsiniz. Bir cümleyle hüküm vermeyeceğimi az çok tahmin edersiniz.
Tuğrul Bey'in oğlu gezi eylemlerine katılması sebebiyle, "hah işte Osman Kavala'yı ziyaretin sebebi belli oldu" diyecek kadar hızlı karar vermeyeceğimi siz de görebilirsiniz.
Ama.
Bir cümleden nasıl hüküm çıkarmıyorsak.
Aceleci davranmıyorsak.
Bir hareketle bütün gemileri yakmıyorsak.
Bazen öyle uç hareketler görebiliyoruz ki.
O an film kopabiliyor.
Artık hüküm vermek için başka doneler gerekli diye araştırma yapmanın bir gereği kalmıyor.
Tuğrul Türkeş için de beni o noktaya götüren cümle şu:
"oğlum, 'Yol kapattık, varil yaktık' diyor. Gençlik yapmadı mı bunu Allah aşkına."
İşte filmin koptuğu an burası.
İşte Uğur Türkeş'in yargılanması gereken eylem bu.
"Sokaktaki gösterilere katıldım yürüdük slogan attık" dediğinizde eylemin suç olabilmesi için, polisin size dağılın çağrısı yapması.. Gösterinin yasak olan yerlerde yapılıyor olması.. Yasak saatlerde yapılıyor olması.. gibi bazı şartlar daha aranır.
O şartlar oluşmuş mudur oluşmamış mıdır tartışmaya başladık mı sonu gelmez.
Gösterinin ve slogan atmanın hak olduğunu söyleyen de çıkar, suça dönüştüğünü iddia eden de.
Ama "yol kapatmak" ne demek..
"Varil yakmak" ne demek
Bir tane ehli namus hukukçu, yolu kapatıp varil yakmak suç değildir diyorsa ben kalemimi kırarım.
Eğer bunu diyen bir tane hukukçu çıkmıyorsa, Uğur Türkeş'in yargılanması zorunludur.
Yok öyle, "canım sadece varil yakmışlar yolu kapatmışlar onun da üzerinden 11 yıl geçmiş bu tür suçlarda soruşturma zamanaşımı süresi sekiz yıl. O da dolmuş. Geçmiş olsun" diyerek olaydan sıyrılmak.
Yol kapatıp varil yakmak, meşru seçilmiş hükümeti devirme girişiminin tali unsurları. Uğur Türkeş'in ve arkadaşlarının böyle bir niyetleri var mıydı yok muydu araştırılarak ortaya çıkacak. Ya diyecekler ki "pişmanız meşru hükümeti devirmek için yola çıkanlar bizi kullanmışlar biz hiçbir şeyin farkında olmaksızın sokağa çıkıp varil yakmışız, yolu kapatmışız suç işlemişiz; halbuki bizi yol kapatmaya tahrik edenler aslında hükümeti devirmek istiyorlarmış. Bunu asla tasvip etmiyoruz" diyecekler.
Savcılık da farklı bir delil bulamazsa. Varil yakmak ve yolu kapatmak eylemi açısından belki zamanaşımı gerekçesiyle takipsizlik kararı verecek.
Ama Osman Kavala ile fikir birliği yaparak yol kapatılmış, VARİLLER yakılmış ise. O zaman da suç ortağı olarak Osman Kavala'nın aldığı cezanın benzeri Uğur Türkeş'e de verilecek.
Savcıları göreve davet ediyorum.
Yok öyle garibanlar suç işleyince soruşturma yapıp, milletvekili çocukları suç işleyince hatta suçlarını itiraf edince seyirci olmak.
Kim suç işlerse işlesin soruşturulmalı.
Hele hele kendi suçları soruşturulmadığı için başka suçluların da cezaevinden çıkarılması için girişimlerde bulunanlar oluyorsa.
Buna hiç seyirci kalınmamalı.
Konunun bir vahim yanı daha var.
Tuğrul beyin Kavala'yı ziyaret niyeti medyaya ilk yansıdığında, çağrıda bulunmuştuk.
"Suçsuz yere 30 yıldır cezaevinde tutulan Sivas mazlumlarını ne zaman ziyaret edeceksiniz"