Daha iki gün önce, 28 Şubat'ın küfürbaz isimlerinden Fatih Altaylı ile konuşmuştu.
Sormuştu küfürbaz Altaylı, "Halk TV'den neden ayrıldın!"
Adam yerine saymamıza gerek olmayan çömez: "Ayrıldığım yerler hakkında çok konuşan biri değilim. Bundan uzak duruyorum. Ben Halk TV'nin o süreçte siyasi yöneliminin ürettiği içeriği çok gölgelemeye başladığını düşünmeye başladım"
Gördüğünüz üzere, o kadar çok yerden ayrılmış ki..
"Ayrıldığım yerler" ifadesi ile, "şimdi anlatmaya başlarsak, destan olur" göndermesi yapıyor..
Ama 28 Şubat'ın küfürbazından talimatı almış..
Daha doğrusu, nasıl yalan söyleneceğinin, yalan haber yapılacağının, toplumu nasıl fitneye düşürüleceğinin dersini almaya çalışmış.
28 Şubat'ta alışıktık, Ertuğrul Özkök'ün, Fatih Çekirge'nin, Fatih Altaylı'nın, Emin Çölaşan'ın, "Bir üst düzey askeri yetkilinin belirttiğine göre" ile başlayan, gerçekleri çarpıtan masabaşı yazılarına..
O "üst düzey askeri yetkili" mahreçli yazılar, ya yazanın kendi kafasından uydurdukları olurdu, ya da oturduğu koltuğun hakkını veremeyen korkak isimlerin meyhane masasında o operasyonel gazetecilere 'Ben söylemedim, sen yazarsın' notu ile aktardıklarından ibaretti..
Şimdi çömez Saymaz da (İsmini anmayacağım O isim bir peygamber ismi..), 28 Şubatçı abilerini taklit etmeye kalkışmış ama, beceriksizliğinden, baltayı taşa vurmuş..
"Üst düzey Danıştay üyesi" diye yazıya girişmiş..
Eminim 28 Şubat'çı abileri, görür görmez, "Len oğlum. Sana o kadar öğrettik. Üst düzey yetkili, hiyerarşik sıralama olan kurumlar için olur. Askeriyede 'üst düzey askeri yetkili' deriz. Çünkü teğmen'inden başlar, orgeneraline kadar birçok rütbe var. Ama sen, Danıştay için 'üst düzey' dersen.. Kafayı duvara toslarsın. İnandırıcılığın da kalmaz.. Danıştay'da hiyerarşik rütbeler yok ki, ne mankafasın sen öyle." demişlerdir..
Gerçekten de, Danıştay'da üyeler var. Her bir üye, üyedir.. Üst düzey üyesi, alt düzey üyesi yoktur..
Ha, Saymaz cehaletini bastırmak için, "Danıştay daire başkanları var ya" derse..
O zaman da, tartışılan dairenin bir tane başkanı olduğu için, şıppadanak kiminle konuştuğu ortaya çıkmış olur..
Oysa 28 Şubatçı abileri, "üst düzey askeri yetkili konuştu" derlerken, tuğgeneralden orgenerale, 300 tane isimden birinin konuşmuş olabileceği tahmin ediliyordu..
Böylece konuşulmuş gibi yapılan askeri yetkili, savcılık soruşturmasından kaçırılıyor, ama halka sopa sallama alçaklığına da imza atılıyordu..
Diyeceksiniz, Saymaz bu cehalet ispatını, hangi 'sopa sallama' için yapmış.
Hafta içi tartışıldı ya, HSK'nın ihraç kararı verdiği hakimlerin bazıları hakkında, Danıştay 5. Dairesi göreve iade kararı vermiş, bu husus Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın da "Hazmedemiyorum" eleştirisine muhatap olmuştu ya..
Şimdi Saymaz'a konuşan Danıştay "üst düzey" üyesi(!) demiş ki,
"Haksızlığa uğradık, basında hedef gösterildik."
Adın var ise, sana adınla hitap etmek isterdim, "üst düzey üye"!
Ama ya korkağın tekisin..
İsmail Saymaz gibi, sabahtan akşama kadar dindar insanlara iftira atıp, akşamdan sabaha kadar da, dindar görünümlü CIA uşağı FETÖ'cüleri kurtarmak için neler yapabilirize çalışan, sol cenahta da pek tutulmadığı için bir gün Cumhuriyet'te, bir gün Halk TV'de bir gün Sözcü'de boy gösteren adamla kankasın.. İsmini açıklayamadan, sütre gerisinden sağa sola ateş etmeye kalkıyorsun..
Ya da..
Aslında sen hiç "yok"sun.. Saymaz, "Ben kafamdaki senaryoyu yazarsam, kimse ilgi göstermez. İyisi mi ben, kafamdaki senaryoyu, 'üst düzey üye'ye söyleteyim" demiştir..
Danıştay'ın (eğer var ise), ne üst düzey ne de alt düzey üyesine yakışmayan cümleler ise şöyle:
"Unutmamak gerekir ki 17 Mayıs 2006'da gerçekleştirilen hain Danıştay saldırısı öncesinde 2. Daire Başkan ve üyeleri hakkında haberler yapılmış, fotoğrafları gazete sayfalarının başköşelerinde servis edilerek hedef haline getirilmişlerdi."
Sen bu sözleri sarfeden Danıştay üyesi isen..