Ülkemin ne çok düşmanı varmış, say say bitmiyor.
Kumandasını Amerika ile İsrail'in elinde tuttuğu PKK'lı teröristler gelip, Türkiye'nin gözbebeği TUSAŞ'ta kanlı bir saldırı düzenliyorlar..
"Ellerin kırılsın PKK. Ellerin kırılsın HDP. Bunları sen ilçe başkanı mı yapmıştın" demesi gerekenler..
5 insanımızın öldüğü saldırıda, PKK'nın, HDP'nin suçunu haykırmadan..
"Belirsizlik ve soru çok" manşeti atıyorlar..
Ne imiş
Yanıt bekleyen sorular" var imiş.
Haydi sor Cumhuriyet, sor bakalım, ne soracaksan..
"Soru 1: "Teröristler oraya nasıl yaklaştırıldı"
Cevabım net: Cumhuriyet gibi emperyalizmin uşağı konumunda yayın yapan gazeteye, basın özgürlüğü adı altında izin verildiği için. O gazete de, PKK'lı teröristlere zaman zaman gerilla diye hitap edip, zaman zaman da "Çok çevreci insanlar.. Dağın tepesinde, yerlere atılmış sigara izmaritlerini bile topluyorlar" diye güzelleme yaptığı için..
Daha bir düzine sebep sayarım.
İşte bu yayınlarla, bu güzellemelerle, bu meşrulaştırmalarla teröristler oraya yaklaştırıldı!
Soruları devam ediyor, Cumhuriyet'in:
"Soru 2: Saldırıya ait görüntüler sosyal medyada bu kadar hızlı nasıl yayıldı"
Cevabım çok net, çok açık. Ahmakların da anlayacağı kadar yalın:
Sosyal medya düzenlemeleri geldiğinde itiraz eden Cumhuriyet ve şürekasının sağladığı istismara açık özgürlük sayesinde ve bir eli ile saldırı yapanları organize eden, bir eli ile bunun görüntülerini hiçbir engel ile karşılaşmaksızın yayacak gücü elinde tutan küresel şirketler sayesinde, o görüntüler hızlı şekilde yayıldı.
Sosyal medya şirketlerinin avukatlığını yapan Sözcü, Cumhuriyet, Birgün ve diğerlerinin, şimdi "Bu görüntüler bu kadar hızlı nasıl yayıldı" demeye ne hakları olabilir ki
Kaldı ki.. Devlet interneti kısmen yavaşlatmak istediğinde, bu medya grupları devletten "sansür" başlığı ile, internet hızının yavaşlatılmasını eleştirdi..
O zaman soru şu:
Birileri ikili oynuyor da.. Bu kadar çok topu, yere düşürmeden havaya atan Cumhuriyet ve benzerleri kaç bacaklı oynuyor, bu cambazlığı nasıl başarabiliyor Hem sosyal medyanın avukatlığını yapıp, hem de o sosyal medyadaki operasyonlara nasıl şaşırıp hayretlerini ifade ediyor
Cumhuriyet'in 3. sorusu da şu: "Bu tip stratejik yerler daha iyi neden korunmuyor"
Ben bunlara, vicdansız dersem, "yaptığınız ahlaksızlık" dersem, yanlış mı söylemiş olurum..
"Cumhurbaşkanı'na koruma ordusu" diyenler..
"Şu stratejik öneme sahip tesis için şu kadar koruma masrafı bütçeye konuldu" diyenler..
Bir yandan teröristlere "gerilla" güzellemesi yapıp, adeta "saldır Jo" diyen..
Sonra dönüp devlete, "Bu kadar korumaya ne gerek var" diyenler..
Onlarca önlenen saldırı arasında, bir tane saldırı en başından önlenmesi gerekirken, bunun başarılamayıp, ama saldırı da tam hedefine ulaşamadan bastırıldığında..
"Niye dahi iyi korumuyoruz" diyorlarsa..
Bunlara "vicdansız" da derim.. "Yaptığınız ahlaksızlık" da derim..
"Ülkemin ne çok düşmanı varmış" derken..
Tek bir olaydan yola çıkmıyorum.
Sözcü, Birgün, Cumhuriyet ve Karar gazetelerinde aynı haber..
Başlıkları: "İlaçlara avro zammı."
Yorumları da şöyle: "Uzmanlar: Fiyatların belirlenmesinde kullanılan yeni kur artışı sorunları çözmez"
Ne istiyor bu arkadaşlar
Gariban insanların, tedavide kullanacakları ilaca daha ucuz ulaşmaları mı Hayır..
Daha pahalıya ilaç almalarını istiyorlar.. Niye
İşverenler daha çok para kazansın diye..
İlaç fabrikatörleri, paraya para demesinler diye.
Sözcü gazetesi Tüm Eczacılar İşverenleri Sendikası Başkanı Nurten Saydan'ı konuşturmuş: "Kur seviyesinin güncel kurun altında olmasından kaynaklı olarak piyasada bulunamayan ilaç sorununun devam edeceğini düşünüyoruz."
Sen söze "sorun devam edecek"