Tek suçunuz "gizlilik kararını ihlal" olsun!

Tek suçunuz "gizlilik kararını ihlal" olsun!

ALİ KARAHASANOĞLU

Soldan çarklı gazeteciler, televizyoncular..

Yazıp, konuşacaklarmış..Ekrem İmamoğlu hakkındaki suçlamalara, cevap vermek isterlermiş..

Ama biliyor musunuz, "Dosyada gizlilik kararı" varmış.

Onun için, yazamıyor, konuşamıyorlarmış!

Heyytt.

Aslanlarım benim..

"Gizlilik kararı"ndan da korkarlarmış.

Savcılık soruşturması aşamasında haber yapmama ilkesine, hakimlik kararlarına, kanuni düzenlemelere de pek bi saygılı imişler..

Yanlış anlamayın.

Savunmaya bir başlarlarsa, çatır çatır, bütün iddiaları çürütecekler de..

Ah be, ah..

O gizlilik kararı var ya, o gizlilik kararı..

Barış Terkoğlu'nun, Barış Pehlivan'ın, Saygı Öztürk'ün, Uğur Dündar'ın, elini kolunu bağlıyor..

Televizyonlarda çatır çatır gerçekleri anlatacaklar da, "gizlilik kararı"na saygıları gereği, konuşmuyorlar, konuşamıyorlarmış.

Haydi ordan riyakarlar..

Binlerce savcılık soruşturması aşamasındaki dosyada, daha savcının önüne ifade gitmeden, emniyetteki adamlarınızdan alıp, yayınladığınızı bilirim, ben..

Hani ipe sapa gelen bir ifade olur.

Yayınlayın derim..

Uyuşturucu müptelasının, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmış isimlerin, cezaevinde kendilerinin rahat ettirilmeleri, mümkün olan kısa sürede cezaevinden çıkarılmaları karşılığında, dindar insanlara yapılmış iftiraları, savcılık aşamasında iken çarşaf çarşaf yayınladığınızı bilirim, ben..

Rahmetli Hasan Karakaya ağabey, bu alçakca girişimlere muhatap olmuş, Emin Çölaşan'ın köşesinden, mafya babası Kasım Gençyılmaz'ın iftiraları Hürriyet gazetesinde yayınlandığı için, gözaltına alınmıştı..

Erbakan hocaya, türki cumhuriyetlerden birisinde kaçak yaşayan bir uyuşturucu kaçakcısı, "Uyuşturucu parasının yarısı Erbakan'a aitti" diye, alcakça, sahtekarca bir iftira attığında..

Ne gizlilik kararı, ne masumiyet karinesi, ne siyasi ahlak demeden, o iftira gazetelerde manşet yapılmıştı..

Cevap hakkı mı Düzeltme hakkı mı yanlışların hatırlatılması halinde, küçücük de olsa, haberin altına, "Suçlanan şu kişi de, bu cevabı verdi" şeklinde bir küçük not mu

Asla..

Şimdi biz, Ekrem İmamoğlu ve avanesine nerde ise yalvarıyoruz..

"Çıkın, isnatlar hakkında bir açıklama yapın da, biz de 'Muhatap Ekrem İmamoğlu'nun avukatı da, şu cevabı verdi' diye yazalım.." diyoruz.

Duvara seslenmişiz gibi, ses geri geliyor da, muhataplardan tık yok..

Durup durup, "Çocuğunuzun ciğerini kesip yemenin, hastalığınıza iyi geleceği söylensin. Çocuğunuzu kesip, ciğerini yiyesiniz, yine şifa bulamayasınız" bedduasını edebilecek kadar şaşkın baba Hasan İmamoğlu, 1991 yılında oğlunun yatay geçişi sırasında başkalarının da aynı yolu kullandığını hatırlamasına ve hatırlatmasına rağmen..

Şimdi Balıkesir-Edremit'te sabun fabrikasını 250 TL'den kiralayıp, sonrasında yüksek bedelle bir başka şirkete alt kiracılık ilişkisi kurduğu söyleniyor.. Hatta, alt şirket, İmamoğlu aile şirketinin taşeronu.. Ve taşeron şirket, kiralanan taşınmazın sahibi Vakıflar genel müdürlüğü olduğu halde, mekanı alkollü restorana çeviriyor.. haberler yapılıyor, fotoğraflar basılıyor..

Muhataplarımızda cevap mahiyetinde, tık yok.

Araya parantez açıp hatırlatalım, vakıflar genel müdürlüğünden de bir açıklama yok. Hey beyler, orda siz korkuluk musunuz CHP'li belediyeye o mekanı verdiniz, verdiniz.. Sosyal etkinlik şartı koştunuz, haydi anladık diyelim.. haydi, 'partiler arasında ayrım yapmamak da bir vakıf idaresinin görevidir' dediniz.. İyi de, belediyeye verdiğiniz alan, nihai noktada alkollü bir mekan haline dönüşmüş. Siz ortada yoksunuz. Ekrem İmamoğlu'nun yolsuzlukları ayyuka çıkıyor da, Sonrasında gazeteler Türkiye genelinde bu ailenin şirketlerini haber yapıyor da, tesadüfen bu konuda ortaya çıkıyor da.. Rezalete son veriliyor.. Yazıklar olsun, binlerce defa yazıklar olsun.)

Biz dönelim gizlilik kararına..

Gizlilik kararı, soruşturmanın sonucunda, gerçeklerin ortaya çıkmasını önleme amaçlı operasyonları önlemek içindir..

Bir şüphelinin ifadesini alıp, alelacele yayınlar, bir gün-iki gün sonra ifadede yer alan kişilere yönelik yapılacak gözaltıları önleyecek şekilde, haber adı altında ilgililere bilgi aktarırsanız.. Adeta "Geliyorlar, suç delillerini yok edin" derseniz.. Soruşturmada gerçeklerin ortaya çıkmasını önlemiş olursunuz..

Gizlilik bunun içindir..

Savcılığın şüpheliye yönelttiği soruları yazıp, şüphelinin verdiği cevapları gizlerseniz. Tek taraflı olarak, şüphelilerin aleyhine haberler yaparsanız, işte böylesi bir haber tarzı, "masumiyet karinesi"ni ihlal olur..

İddiayı verir, şüphelinin verdiği cevabı da aktarırsanız.. Değerlendirmeyi de okuyucuyaizleyiciye bırakırsanız.. Masumiyet ilkesini ihlal etmiş olmazsınız.. Dosyadaki bilgileri, kamuoyuna tarafsız şekilde aktarmış olursunuz..