Teğmen misiniz, papağan mısınız

Teğmen misiniz, papağan mısınız

Ali Karahasanoğlu

Tecavüz sanığına sorun, "niye böyle ahlaksızca bir iş yaptın".

Cevap versin size:

"Ben şerefli Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak asla ülkeme ihanet etmeyeceğim bundan sonra da şerefli bir vatandaş olarak hayatımı sürdüreceğim."

Arkadaş sana şerefli vatandaş mısın değil misin diye soran yok.

Sana isnat edilen bir suç var bu suçun işlenmesine ilişkin bir savunma yapman gerekiyor.

Yani fesat karıştırma suçuna imza atmış adama soruluyor: "İhaleyi veren kamu kurumunun en üst noktasındaki kişinin aracını yüksek fiyatla satın alarak, ona açıktan veremediğin rüşveti, üstü kapalı ödemişsin, ne diyorsun"

Yani ihaleye fesat karıştırma suçundan soruşturmaya muhatap olan müteahhit cevap veriyor: "Ben şerefli müteahhit olarak"

Boşverin arkadaş, siz şerefi, namusu, ahlakı.. İşlediğiniz iddia edilen suçun savunmasını yapın. Mahkeme karar versin şerefli misiniz, namuslu musunuz, ahlaklı mısınız

Benzer numara, kılıç çeken teğmenler tarafından da sahneye konuluyor.

Soruluyor, "Altı kere müracaat etmişsiniz. Altısında da komutanınız resmi tören sonrasında alternatif yemin etmeniz doğru değil, yapmanıza izin vermiyorum" demiş.

Siz komutanınızı dinlemeyip yine burnunuzun dikine alternatif yemin töreni düzenlemişsiniz.

Komutan siz misiniz onlar mı

"Mustafa Kemal'in askeriyiz" deyince, kafanızın dikine, istediğinizi yapma hakkına mı sahip oluyorsunuz

Örneğin 15 Temmuz hain darbesini gerçekleştirmeye çalışan Fetö'cü teğmenler de komutanlar da, yurtta sulh, cihanda sulh ilkesinden hareketle Mustafa Kemal'in askerleri olduklarını iddia ederek meşru hükümeti devirmeye kalkışmışlardı.

Şimdi mahkemede ifade verirken, büyük çoğunluğu, "Atatürk'ün kurduğu cumhuriyetin şerefli subayları olarak" diye başlayan cümlelerle yaptıkları darbe girişimini savunmaya kalkıyorlar.

Ne yapalım şimdi, hain darbe girişimine imza atan darbecileri berat mı ettirelim.

Aynı şekilde adeta papağan gibi ezberlemişcesine kılıç çeken teğmenler de, "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" diye cümleye başlayıp savunma yapıyorlar.

KKK Yüksek Disiplin Kurulu'na verdikleri sözlü savunmalarda İzzet Akarsu isimli teğmen şöyle demiş:

"Her zaman Ulu Önder Atatürk'ün izinde olacağım. Her zaman vatan için çalıştım. Türk istikbalinin evladı oldum. Şerefle doğdum, şerefle yaşadım, şerefle öleceğim."

Anladık oğlum sana ezberletmişler şerefle doğduğunu şerefle yaşadığını şerefle öleceğini.

Ama sen bir de, sana şerefsiz diyen, sana it sürüleri diyen adamların sözcülüğüne soyunan Erinç Sağkan'ın hukuki yardımına nasıl tenezzül ettin, onu anlat.

Kimse sana şerefinle mi doğdun şerefinle mi öleceksin diye sormuyor.

Komutan, resmi yemin töreni sonrası dağılacaksınız diyor.

Sorun şu: "Dağılmanız emredilmişken siz niye alternatif işler yapıyorsunuz."

Eğer şeref kelimesini öne çıkartarak savunma yapıyorsanız ben de size sorarım: "Komutan dağılın dediğinde, komutanı dinlememek ve dağılmamak şerefsizlik değil midir"

İzzet Akarsu'nun savunması, aptala yatan savunma da, diğerlerininki ne

Gazi Kılıç da kendisini şöyle savunmuş: "TSK'ya sadakatle bağlı, Atatürkçü, şerefli bir Türk subayıyım. Vatana hizmet için üniforma şart değildir."

Sen giydiğin üniformanın değerini bilmiyorsan çıkart at kimseyi de meşgul etme, sadakatsiz adam.

Komutan sana alternatif yemin yok demiş.

Sen komutanı dinlemiyorsun bir de utanmadan TSK'ya sadakatle bağlıyım diyorsun.

Kime bağlı olduğun da tuttuğun avukattan belli oluyor.