Adnan Tanrıverdi komutan, Hakk'a yürüdü.
Allah rahmet eylesin..
28 Şubat sürecinde, bir elin parmağı kadar az sayıdaki inançlı generallerimizden birisi idi..
Tam da Erbakan hocamızın Başbakan olduğu ilk YAŞ toplantısı ile emekli edilmişti..
Hani olayların arka planını bilmiyor olsak..
Laikçilerin, kemalistlerin nasıl da dindar insanlara, Erbakan hoca iktidarında bilinçli olarak zulmü artırdıklarını bilmiyor olsak..
"Vay canına... TSK'da birkaç tane dindar general var.. Erbakan başbakan olur olmaz, hemen onlardan birisini emekliye ayırmış" derdik..
Bu insafsız ve adice bir yorum olur..
Bu yorum tarzını, maalesef Erbakan hocanın izinden gittiğini iddia eden Saadet Partili kardeşlerimiz, Erdoğan'a saldırmak üzere çokça kullanıyorlar..
Erdoğan sanki her konuda tam bir iktidar sahibi imiş gibi, "Bak bak, Avrupa Birliği hakkında şu adım atılmış" diye başlıyorlar..
"Bak bak.. Küçük yaşta evlilik gerekçesi ile binlerce insan cezaevinde tutuluyor" diyor, sorumlu olarak da AK Parti iktidarını gösteriyorlar.
Nasıl ki, Adnan Tanrıverdi paşanın emeklilik kararı, 28 Şubatçı darbeci generaller tarafından Erbakan hocanın önüne konulup imzalatılmış ise..
Türkiye'de bugün dahi, birçok konuda, eski yılların darbeci kafalı bürokratları yüzünden, AK Parti iktidarına rağmen, birçok hayırlı hizmete engel çıkanlar olabiliyor..
Adnan Tanrıverdi ismi çok önemli..
TSK'da uzun yıllar görev yapmış..
Emekli edildikten sonra da.
Meslek alanında çalışmalarını sürdürmüş..
SADAT'ı kurmuş bir komutan..
SADAT'ın, milliyetçi geçinen Meral Akşener'in hedef tahtasındaki bir kuruluş olduğunu hatırlatalım. Meral hanımın attığı iftiraların, mahkemelerce reddedildiğini hatırlatalım..
Ve bu ülkede, Erbakan Hoca'nın başbakanlığında TSK'dan emekli edilen bu komutanın, sonraki yıllarda da, Saadet Partisi'nin ittifak yaptığı İyi Parti Genel Başkanı tarafından ahlaksızca iftiralara muhatap olduğunda dahi, Milli Görüş çizgisindeki hiç kimseye, ağır bir isnatta bulunmayarak, ne kadar naif bir kişiliğe sahip olduğunu ispatladığını ve İslam ümmeti bilincinin somut örneğini yaşayarak gösterdiğini hatırlatalım..
Tanrıverdi paşanın eksikliğini hissettiği İslam ümmetinin, her alanda birlik içinde olması gerektiği konusundaki eksikliklerimiz, bugün Gazze'nin yaşadığı dramlarla bir defa daha açığa çıkmış oluyor..
İslam ülkeleri arasında askeri alan başta olmak üzere, birçok değişik konu başlığında birlikteliklere imza atılmış olsaydı. Bugün HAMAS'ın lideri, hem de İran topraklarında suikaste maruz kalabilir miydi..
Öyle aciziz ki..
Adnan Tanrıverdi'nin hedeflediği noktalardan o kadar uzağız ki..
Şehid Haniye'nin vurulmasının şeklini bile, bir uzman askerimiz çıkıp anlatamıyor..
Düşünebiliyor musunuz..
Bizleri öyle konularla meşgul etmişler ki.
Bizleri sadece İslam ülkeleri arasında ihtilaflar oluşturarak değil..
Türkiye içinde dahi, dindar insanları öyle bölmüş, parçalamışlar ki..
Gereksiz öyle saçma sapan ihtilaflarla yıllarca boğuşmuşuz ki..
Milliyetçi, mukaddesatçı, vatanı için canını feda etmekte hiç tereddüt duymayacak Adnan Tanrıverdi gibi nice değerli komutanlarımız, öyle alçakça iftiralarla meşgul edilmiş ki..
Bir değil, birden fazla SADAT'lar kurulup, bunlarla öyle güzel icraatlar peşinde koşmamız gerekirken, bu kuruluşlarımız öyle itibarsızlaştırılmış ki..
Şimdi, "Haniye'nin şehid edilmesinde tüm süreç şöyle işlemiştir" kesinliğinde..
Tüm askeri uzmanlarımızın, tüm güvenlik uzmanlarımızın ittifak edeceği şekilde..
Yaşanmış bir olayın tespit bulguları bile, tartışmasız şekilde dillendirilemiyor..
Birisi "Haniye'nin odasına bomba konulmuş olabilir" diyor..
Diğeri "Uçaktan füze ile" diyor. Diğeri "Hayır uçaktan füze olamaz. Karadan, yakın bölgeden roket" diyor..
Bir diğeri "SİHA" diyor..
Haydi ben de, güvenlik uzmanı değilim ama, değişik bir ihtimali dillendireyim, binanın dışından görülen ağır bir tahribat olmadığına göre, basit bir İHA ile gönderilen "kimyasal gaz"la şehid edilmeyi tartışmaya açayım..
TSK, bu ülkede yıllarca darbelerle meşgul edildi..
Halkla subaylar arasına koca duvarlar örüldü..