Stoltenberg Erdoğan'ı anlatıyor, ulusalcılar altına kaçırıyor

Stoltenberg Erdoğan'ı anlatıyor, ulusalcılar altına kaçırıyor

ALİ KARAHASANOĞLU

Eski NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, anılarını yazmış. 10 yıllık görev süresinde yaşadıklarını, "Benim Dönemimde: Savaş Zamanında NATO'ya Liderlik (On My Watch/Leading NATO in a Time Of War)" kitabında aktarmış..

Stoltenberg'in kitabında aktardığı bilgiler çok ilginç..

Ulusalcı emekli generallerden tutun, ülkemizdeki diğer parti genel başkanlarının söylemleri ile kıyaslayarak değerlendirilmesi açısından, çok önemli bilgiler veriyor..

Hatırlayın, bizim ulusalcı emekli generaller, Ahmet Yavuz'lar. Türker Ertürk'ler. Naim Babüroğlu'lar. Haldun Solmaztürk'ler. Siyasetçi kılığındaki monşerler, Ünal Çeviköz'ler, Namık Tan'lar..

Siyasi parti genel başkanları, Meral Akşener'ler, Müsavat Dervişoğlu'lar, Yavuz Ağıralioğlu'lar, Ümit Özdağ'lar..

Suriye'nin kuzeyindeki oluşum ile ilgili neler dediler, neler..

Erdoğan'ın samimi olmadığını, YPG'ye onay verdiğini, ama kamuoyundan gizlediğini iddia ettiler..

Şimdi bile hâlâ, PKK'ya silah bıraktırma sürecinde, ahlaksızca, sahtekarca isnatlar yapılıyor, PKK'ya aslında silah bıraktırmak istenmediği, kamuoyunun gözünün boyandığı öne sürülüyor..

PKK silah bıraksa bile, YPG'nin devam edeceğini, bunun da Türkiye'nin onayı ile olacağını öne süren ahlaksızlar var..

Buyrun, Nato eski Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'den birinci ağızdan itirafları okuyun..

Batılılara, NATO'nun yetkililerine, kararlılık içinde, YPG hakkında neler söylenmiş, öğrenin.

Aksini söyleyenlerin de, yüzlerine tükürün..

Stoltenberg anlatıyor:

"Her defasında yüz yüze ya da telefonda yapılan görüşmelerde, Erdoğan aynı fikre dönüyordu: Suriye'de bir güvenlik bölgesi oluşturmak. Türkiye'yi farklı silahlı gruplardan koruyacak bir tampon bölge. NATO'nun ve ABD'nin desteğiyle kurulacak bir askeri bölge. Ancak ben ona sürekli olarak, İttifak'ın (NATO'nun) hiçbir zaman Suriye'nin toprak bütünlüğüne yönelik bir ihlali onaylamayacağını hatırlatmak zorundaydım."

Stoltenberg'in çelişkilerini de not edelim..

Suriye'nin bütünlüğünü koruma amacı ile Türkiye'nin o bölgeye girmemesini isteyen bu adam, o bölgedeki, bizim için de tehlike oluşturan terör örgütleri için ise, kılını kıpırdatmıyordu..

Neyse ki, NATO'ya rağmen Türkiye, Suriye'ye istediği şekilde askeri varlığını soktu.. Ve orada kalmasını bildi..

Önceki gün TBMM'den, üç yıl için daha izin de alındı..

CHP'lilere rağmen.. DEM'lilere rağmen..

Hani nerdesiniz İP'liler

Ortaklarınız Türk askerinin Suriye'de kalmasına onay vermiyorlar..

Ama siz, sabahtan akşama kadar saldırdığınız AK Parti ile birlikte oy kullanıyorsunuz.. 2023 seçimlerinde ittifak yaptığınız ortaklarınızı terk ediyorsunuz.. Mahalli seçimlerde muvazaalı desteklediğiniz CHP ile bu konuda yollarınızı ayırıyorsunuz..

Biz tekrar Stoltenberg'in anılarına dönelim..

Tayyip Erdoğan'ın, kapalı kapılar ardında, batılılara nasıl kök söktürdüğüne, kendilerinden okuyalım..

"Amerika'dan izin almadan, tuvalete bile gidemeyiz" küstah sataşmalarını yapan, emekli ulusalcı generallere söylüyorum..

Bakın, NATO'ya da, Amerika'ya da, bu ülkenin Çumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan nasıl posta koymuş..

Nasıl Türkiye'nin haklarını korumuş..

Stoltenberg, Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan'ın 2019'daki Barış Pınarı Harekatı öncesinde Suriye'nin kuzeyinde güvenli bölge oluşturma hedefine dair anılarını da şu ifadelerle kaleme almış:

"Her defasında yüz yüze ya da telefonda yapılan görüşmelerde, Erdoğan aynı fikre dönüyordu: Suriye'de bir güvenlik bölgesi oluşturmak. Türkiye'yi farklı silahlı gruplardan koruyacak bir tampon bölge. NATO'nun ve ABD'nin desteğiyle kurulacak bir askeri bölge. Ancak ben ona sürekli olarak, İttifak'ın (NATO'nun) hiçbir zaman Suriye'nin toprak bütünlüğüne yönelik bir ihlali onaylamayacağını hatırlatmak zorundaydım."

Ahmet Davutoğlu'na sesleniyorum..

CHP'in önceki genel başkanı, belki bugün çağrı heyeti başkanı olarak partisinin başına mahkeme kararı ile oturacak olan Kemal Kılıçdaroğlu'na sesleniyorum..

O yıllarda, Amerika'daki Türkiye'ye ait kamu bankası aleyhine yürüyen dava ve daha başka iftira içerikli açılmış davalar olduğunu ve bunları Amerika'nın kullanarak, Türkiye'nin dış politikasına etki ettiklerini, Tayyip Erdoğan'ın da mecburen sessiz kaldığını iddia ediyorlardı..

Haydi bakalım, görelim sizi..

Stoltenberg, sizin iddialarınızın tam aksini söylüyor:

"Her defasında" diyor.. "Yüz yüze görüşmede de, telefonda da"