Sokak hayvanları ile ilgili tartışmalar nihayet TBMM'nin gündemine girdi..
Bir avuç sözde hayvansever, çocuğunu sokak köpeği saldırısında kaybeden anneye bile tahammülsüzlüğüne rağmen, bize "hayvansever" muhabbetleri yapabiliyor.. Hem de TBMM'de bunu yapabiliyorlar..
Hayvanlar can taşıyor. İtirazım yok..
İnancımızda hiçbir şekilde, hiçbir canlıya keyfi olarak ne zarar verilir, ne de öldürülür..
Ama lütfen dürüst olalım.
İnsanlara saldıran hayvanları, ne yapmamız gerekiyor, açık açık tartışalım..
Bu noktada, TBMM'de görüşülmekte olan kanun değişikliğinin gerekçelerindeki bazı tespitleri size aktarayım:
Gerekçede şu ifadeler yer alıyor:
"Emniyet Genel Müdürlüğü verileri doğrultusunda 2019-2023 yılları arasında hayvana çarpma şeklinde 3.534 trafik kazası ve buna bağlı olarak 55 ölüm ve 5.147 yaralanma meydana gelmiştir."
Kanun değişikliğine hayır diyenler, bu veriye itiraz ediyorlar mı
Ediyorlarsa, bu verinin neresi yanlış
Kanun gerekçesinde yok ama. Belki şu hususu da irdelememiz gerekir..
Türkiye dışındaki ülkelerde toplam trafik kazaları ve hayvanların sebep olduğu kaza sayıları ile Türkiye'deki sayılar..
Tolere edilecek küçük farklılıklarla birbirine yakın mı, yoksa dağlar kadar fark mı var
Kanun değişikliğinin gerekçesinde en önemli tespit ise şu:
"2018-2022 yılları arasında kuduz riskli temas sayısı ortalama 267.125 iken 2023 yılında bu sayı 437.601 omuştur."
2023 yılında kuduz riskli temas sayısı, önceki yıllara göre 75 oranında arttığı resmi rakam olarak veriliyor.. Kanun değişikliğine itiraz eden CHP'liler. İtiraz eden DEM'liler.. Bu noktada ne diyorlar
Açık söylesinler. Sokak hayvanlarına hiçbir şekilde dokunmayalım. Varsın, kuduz tehlikesi ile insanlar ölsün" diyerek, İneğe tapmanın bir başka versiyonunu, Türkiye'ye ithal etmeye mi çalışıyorlar
Tekrar belirtiyorum. Kural olarak, hayvanların öldürülmesine karşıyım.
Kanun değişikliğinde bu noktada kesin ve kolaycı bir çözüm varsa, itiraz ederim..
Kanunda olmasa bile, birileri durumdan vazife çıkarıp, kanun kabul ettikten sonra, "hemen başlayabiliriz" modunda, hayvanları öldürmeye başlarsa.. Yine itiraz ederim..
Ama acaba, böyle bir niyet var mı Bu noktada kanunun gerekçesinden aktarımı sürdüreyim: "Sahipsiz köpek saldınları nedeniyle ölen kişilerin yakınları veya yaralanan kişiler, ilgili yerel yönetime karşı dava açmakta olup bu davalar neticesinde hizmet kusuru nedeniyle maddi-manevi tazminat kararlarına hükmedilmektedir.."
Bu tespit de çok önemli.. Bir yandan sokak hayvanları insanlara zarar veriyor. Zarar gören insanlar ve yakınları açtıkları davalarda, mahkemeler kamu kurumlarını mahkum ediyor..
O zaman, mahkemeler de, hayvanların insanlara zarar veremeyeceği bir ortamın sağlanmasını, kamu kurumlarına vazife olarak yüklüyor, demektir..
Daha önemlisi.. Hayvansever olduğunu iddia eden kesimler, zarar gören insanların açtıkları davalarda, "Bir katkı da bizden olsun. Bu zararların giderilmesi için, biz de davalı gösterilmek istiyoruz" demiyorlar.. "Hayvanlara dokunmayın" diyorlar da.. Hayvanların dokunduğu insanlarda sorumluluğu üstlenmiyorlar..
Kanun gerekçesinden bir başka bölüm:
"Sahipsiz köpek popülasyonunun yaklaşık 4 milyon olduğu tahmin edilmektedir."
4 milyon sokak köpeği rakamını da bir kenara not ettik..
Şimdi kanun gerekçesinden, bu işin çağdaş olarak bize gösterilen Avrupa'daki durumu ile ilgili tespitlere geçelim:
"Avrupa ülke örneklerine bakıldığında genel olarak; günümüzde sokaklarda sahipsiz
hayvan bulunmadığı, sahipsiz hayvanların bakımevlerinde tutulduğu ve bazı ülkelerde belli bir süreye kadar sahiplendirilemeyen hayvanlara veteriner kontrolünde ötanazi yapıldığı görülmektedir."
Tekrar belirtiyorum. Çağdaş olduğu ileri sürülen Avrupa beni ilgilendirmez.. Benim inancımda, hayvan da canlıdır.. Avrupa ötanazi yapsa bile, biz onları taklit ederek, "sahiplenilmedi, Haydi öldürelim" demem, diyemem..
Kanun gerekçesinden aktarıyorum:
"İngiltere'de 7 gün, Fransa'da 8 gün, ABD'de eyaletlerce belirlenmiş süre sonunda sahiplendirilemeyen hayvanlara veteriner kontrolünde ötanazi yapılabileceğine ilişkin mevzuat hükümleri bulunmaktadır."
Onlarda olabilir, bizim inancımızda, zarar vermeyen canlıya asla dokunulamaz. Nokta..