Siz Vera'ya ne diyeceğinizi düşünürken...
ALİ KARAHASANOĞLU
Gezi isyanı organizatörlerinden Tayfun Kahraman hakkında Anayasa Mahkemesi'nin kararı ile ümitlenen aile, yerel mahkemenin "Tahliye etmiyorum. Eski kararım geçerlidir" kararı üzerine üzüntüye gark olmuş..
Tayfun Kahraman'ın eşi, "Ben kızım Vera'ya ne diyeceğim şimdi" diye soruyor.
Vera, babasını bekliyormuş.
Cezaevinden çıkacak, özgürce gezeceklermiş.
Gazzeli çocuklara özgürlük isterken, Vera'dan bu hayatı esirgeyecek halimiz yok.
Ama…
Aynı özgürlük, Tayfun Kahraman'ın kışkırttığı olaylar sonrasında ölen her bir kişinin anne-babası, çocukları, kardeşleri için de geçerli değil mi
Adana'da köprüden atılan komiser yardımcısının…
Tunceli'de polis aracı içinde taş yağmuruna tutulan ve oracıkta kalp krizi geçirip şehid olan polisimizin…
Gezi isyanı sebebiyle Çağlayan Adliyesi'nde iki DHKP-C'li terörist tarafından silahla alıkonulan ve sonrasında şehit edilen savcı Selim Kiraz'ın…
Evet, Tayfun Kahraman'ın Vera isimli bir kızı var. Onunla gezmek dolaşmak istiyor..
Ama Tayfun Kahraman, "Siyasi iktidarı sandıkta değiştirmeye gücümüz yok, biz de sokakta değiştiririz" diyerek, 12-13 yaşındaki çocukları bile sokağa çağırdıysa… O çocuklardan bazıları öldü ise..
Ölümlere rağmen Tayfun Kahraman Gezi isyanını sürdürdü ise..
Bu çağrılar sonrasında polislerimiz, savcımız şehit edildiyse…
Velev ki bu cinayetlerin birebir sebep-sonuç ilişkisinde Tayfun Kahraman olmasa bile…
Vera'nın babasının yargıya hesap vermesi gerekmez mi
"Ben insanları sokağa çağırıyorum. Protesto haktır. Ama bir gün, bilemediniz iki gün. Sonrasında bunu devam ettiriyorsak… Kaldırım taşlarının yerlerinden sökülüp polis araçlarına fırlatıldığı kaos ortamını gördüğüm halde, 'Devam arkadaşlar' demişsem… O olaylar silsilesinde cinayetlerde tetiği çeken ben olmasam da, öldürücü darbeyi vuran ben olmasam da… Ben de cinayetlerin azmettiricisiyim" özeleştirisini yapması gerekmez mi
"Kızım Vera'ya kavuşamayacak mıyım" diyor.
Ama Selim Kiraz'ın çocukları, sizin kışkırttığınız olaylar sonucunda babalarını bir daha göremeyecekler.
Gezi isyanıyla ne kadar ilgiliydi, bilemem. Ama Gezi isyanının ilk günlerinde, arkadaşları otoyolu kapatmak üzere trafiğin aktığı yola çıkıp, 70-80 km hızla gelen bir aracın duramayarak, önüne çıkanlara çarpması sonucu ölen Mehmet Ayvalıtaş'ın yakınları, onu bir daha göremeyecekler.
Neydi istediğiniz
Neydi bölüşemediğiniz
Neydi bu ölümleri gördüğünüz halde, "Devam ediyoruz, devam ediyoruz" ısrarınız
İsterse Tayfun Kahraman'ın para ile tuttuğu avukatı açıklasın.
İsterse Tayfun Kahraman lehine paylaşımlar yapan, ücretsiz ve gönüllü avukatı, ceza hukuku profesörü İzzet Özgenç ağabeyimiz yapsın açıklamayı:
"3. Köprü'ye karşı çıkmak ne demektir Köprü yapılmasın diye sokaklara barikatlar kurmak, polise molotof atmak, bu olayları kışkırtmak ne demektir"
Soralım Tayfun Kahraman'a.
Soralım Vera'nın annesine:
3. Köprüyü, bugün de protesto ediyor musunuz
10'dan fazla insanın ölümüne sebebiyet veren sokak hareketlerinde şöyle diyordunuz:
"Gezi Parkı, Kanal İstanbul derken bir kent cinayeti: 3. Köprü İhalesi bugün yapılıyor. spoi.st.org/odadan-haberle (29 Mayıs 2013)"
Eğer samimiyseniz, o köprüden geçmezsiniz.
Ama öyle sanıyorum ki, en çok o köprüyü kullanan da sizsiniz..
Olaya bakar mısınız:
1 Haziran 2013'te Ethem Sarısülük, Ankara'daki Gezi isyanı gösterisi sırasında polise taş atmış, polisin kullandığı gaz fişeğiyle yaralanmış ve yoğun bakıma kaldırılmış.
Tayfun Kahraman utanmıyor.
Taksim Platformu utanmıyor.
Bu ağır yaralanma sonrasında, şu paylaşımı yapıyorlar: "#direngeziparkı saat 14.00'te Gezi Parkı'nda şenliğimizde buluşuyoruz. Gezi Parkı'nı, Taksim'i dans ederek, şarkılarımızla savunuyoruz. (2 Haziran 2013)"
Ethem Sarısülük komada… 16 Haziran'da kurtarılamıyor, vefat ediyor.
Tayfun Kahraman ise insanları dansa çağırıyor.
Gezi isyanında ölenleri sıralamaya devam ediyorum: 3 Haziran 2013 – Mehmet Ayvalıtaş, trafiğe kapatılmak istenen otoyolda duramayan aracın çarpması sonucu öldü.
4 Haziran 2013 – Abdullah Cömert, Hatay'da Gezi isyanı sırasında öldü.
6 Haziran 2013 – Emniyet görevlisi Mustafa Sarı, Gezi isyancıları tarafından köprüden atılarak şehit edildi.
Aynı gün İrfan Tuna, sürekli polisle çatışma halinde olduğu ve gaz sıkılan yerde bulunduğu için kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti.
Böyle bir tabloda, bu ölümlerin yaşanmasından 10 gün sonra dahi…
"Artık evlerimize dönelim.. Ölümler oluyor. Yaralılar çok fazla.. Olaylar bizim düşündüğümüzden farklı gelişiyor.. Provokasyonlar var"

19